28 Kasım 2010 Pazar

Dayanamıyorum!!

Rijkaard'ın gitmesi ile beraber blogda Galatasaray yazmamaya karar vermiştim. Kendimce tepkimi böyle koymak istedim ve şu güne kadar tepkime sadık kalmaya çalıştım. Zaten olmayan Lig TV'm sayesinde her maçta para verip izlemek yerine, maç sonraları geniş özetleri izledim. Twitter'dan takım hakkında çok fazla tweet atmadım vs. Ama bugünkü maçı kazanmak için o kadar çok neden vardı ki!

Herşeyin öncesinde 2010 yılında hiç derbi kazanamamış bir takım var ortada. "Ne derbisi yahu, maç kazanamıyorlar" diyenleri duyar gibiyim ama dayanak noktam başka. Hagi'nin ilk maçıyla da gördük ki derbi havası bir başka hava. O havayı solumak, içerdeki oksijen yakımında farklı ürünler ortaya çıkarıyor ve beden ve ruh buna paralel olarak farklılaşıyor. ASY'de ki son derbi, 2010'un son derbisi, takım berbat durumda, yönetim gövde gösterisi yapmakla meşgul, takımda ki oyuncular hakkında gün geçmeden yeni bir iddia ortaya atılıyor; oyuncularda sahada bu iddiaları desteklercesine oynuyor, Misimoviç kadro dışı kalıyor vs vs. Daha ne sayayım bilemiyorum. Bir spor kulübünde olabilecek her türlü sorun var Galatasaray Spor Kulübünde. Dönüm noktası olabilecek, hani Misimoviç'lerin, Insua'ların, Hagi'lerin (teknik direktör olarak), azıcık geride Jo'lar, Dos Santos'lar günü kurtarmak adına gelmişken, taraftarın ağzına bal çalacak olan bu derbi nasıl kazanılamaz, geçtim kazanamamayı sahadaki bu görüntü kimin eseri?

Ali Turan, Ali Turan, Ali Turan!!! Sen nasıl bir adamsın allahın aşkına? Dakika daha 8, Holosko senin kanadından topu, serseri kurşun misali sürüyor. Bir kere nasıl bir fizik gücün var senin, tüm gücünle koştuğun belli ama halen 1,1.5 adım arkasındasın rakibinin. Hadi diyelim ki çalıştırmadı seni ne Rijkaard, ne Hagi, ne Tugay ne de Neeskens. Futbol görüşün ne kadar dar ki senin, serseri mayın koşan adama, arkanda Neill desteği olmasına rağmen ceza sahasına adım attığı anda kayıyorsun. Ah ki ne ah. Benim Galatasaray'ım kimlere kalmış, ne çaresizmiş.. İçim yanıyor içim.

Açık söylüyorum bu takıma Cana gibi adam lazım. O kadar basit, temiz oynadı ki bugünkü maçta, derbi nedir bilmeyen Türk oyunculara ders verdi adeta sahada. Hagi'nin takıma gelişiyle, Marsilya'da ve Sunderland'da efsane olmuş Cana karakterini daha fazla görmeye başladık. Günümüzde, takımda benzerine zor raslanılan bir futbol emekçisi Cana, ayakta alkışlıyorum seni. Neden? Maçın adamı mı oldu? Hat-trick filan mı yaptı? Koca bir Hayır!! O sade ve sadece yüreğiyle oynadı bu gece. Galatsaray adına günün adamı, Cana!

Son söz Hagi'ye. Her maç değişikliklerden bahsediyor, umut tacirliği yapıyor. Ertesi hafta geldiğinde ise farklı olan tek şey hiç birşey. Değişim Misi'nin kadro dışı kalması mı? Yarın Insua'da mı böyle olacak? Peki ya bugün orta sahada şahaneler(!) yaratan Ayhan Akman'ı ne yapacağız? Ya Barış Özbek, Mustafa Sarp? Değişim maddeleri arasındalar mı acaba?

2 senedir Galatasaray'da ki tek değişim(devrim), Rijkaard'dır. Hem gelişi hemde gidişiyle. "Kıvırcığım, 2010 yılının sonuna, sıfır derbi galibiyetiyle, lider Trabzon'dan 16 puan geride, 4 haftalık kaybetme serisiyle geliyoruz. P.S Seni çok Özledik"

1 yorum:

Safa dedi ki...

Neredeyse takımı hep takip eden takımla nefes soluyan her taraftarın düşündüklerini yazıya dökmüşsün emeğine sağlık...