18 Eylül 2011 Pazar

Seyircisiz Maçlar ve Cafar Panahi


Yazmayalı uzun zaman olmuştu. O uzun zamanda futbolda bir sürü gelişme de oldu. Bu gelişmeler pek iç açıcı olmadığından olsa gerek onları pas geçtim. Yeni sezona dair de pek bir beklentim yoktu ya zaten Süper Lig sever değil de "futbolsever" olmanın verdiği hisleri yenemedim.

Onca olaydan sonra, sezon başladı. Marka değerini(!) korumak için midir, gündem değiştirmek için midir bilinmez bir dizi yenilik geldi çok Süper(!)Ligimize. Bunlardan en önemlisi de kadınları tribüne çekmek için yapılanlar oldu sanırım. En azından benim üzerime konuşmak istediğim konu o.

Seyircisiz maçların keyifsizliği malum. Bana kalsa, rakip takım taraftarlarını alıp cezaya sebep olan taraftarları cezalandırırdım. Kendi evinde küçük bir deplasman havası yaşatmak sanırım cezaların en güzeli olurdu. Ama TFF olaya farklı yaklaştı. Seyircisiz maçlara kadın ve 12 yaş altı çocukların katılması yönünde karar verdi. Bu da bana başlıkta adı geçen Cafar (Jafar ya da Cafer de olabilir) Panahi nin Ofsayt filmini hatırlattı.

Filmin hikayesi İran da kadınların maçlara alınmaması üzerine kurgulanmıştı. İran'daki toplumsal kuralların futbol üzerinden sorgulanmasını bir kenara bırakırsak, filmde futbolun erkek egemen bir oyun olmadığı, kadınların da futbolu sevip üzerine yorumlar yapabileceği ve hatta ofsayt kuralını erkeklerden daha iyi bildiği sahneler etkileyiciydi. Ama filmin bu yazıya konu olmasının nedeni, kadınların stad etrafındaki polisi atlatarak maça girmek türlü kılık değişikliklerine girmeleri.

Sanırım anladınız, acaba TFF nin bu kararının ardından kaç erkek kadın kılığına girerek stadlarda boy gösterecek? Ölen annesinin kılığına girip emekli maaşını almaya devam eden adamların olduğu bu ülkede çok da şaşılacak bir durum olmaz sanırım. Zaten sosyal medya da dönen muhabbetlerde bu kararın en çok peruk satışlarını etkileyeceği konuşuluyordu.

Kararın yukarıdaki gibi çeşitli olumsuz yönlerini tartışmak mümkün. Ama ben bu defa pozitif olmayı seçiyorum. Kadınlar bir yana, maçların çocuklara ücretsiz olması, istediğimiz gibi tribün kültürüne sahip bir jenerasyonun yetişmesine öncülük edebilir diye düşünüyorum. Kim bilir kaç çocuk belki de istemeden getirildiği o tribünde futbola aşık olacak. Abilerinin küfürlerinden kavgalarından uzakta, holigan değil de taraftar olarak yetişecek. Tribünlerdeki çirkinleri görmeden sahadaki oyunun büyüsüne kapılacak...

Altyapıdan futbolcu yetiştirmede çok başarılı olmadığımız açık ama belki de altyapıdan taraftar yetiştirme konusunda başarılı oluruz. Kim bilir..

Hiç yorum yok: