bucaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bucaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2010 Salı

Uygun'un Mirasları

2010/2011 sezonunda STSL'de mücadele etmes şansını yakalayan Bucaspor sezon başında takımın başına Bülent Uygun'u getirerek ilk transferini gerçekleştirmişti. Aslında bu transferin geleceğinin olmadığını İzmir'li futbolseverler görüyorken yönetimin bu kararı almasının nedeni anlaşılamazken zaten kendisi kendince bir dille bizi haklı çıkarmanın bir yolunu buldu. İstifasının haftasına Es-Es'e imzayı attı. Tüm bunları blogda yorumlamıştık. Şimdiyse takımın başında Samet Hoca var ve Uygun'un bıraktığı mirası toparlamaya çalışıyor.

B.Uygun takımın başına geçtikten sonra 23 tane oyuncuyu takıma transfer etti. Bu oyuncuların bir kısmı eskiden çalıştığı takımlardaki oyuncuları, bir kısmı tecrübeleri ile Buca gibi takımlarda paralar kazanabilecek yaşta oyunculardı. Aralarında Manucho, Leko ve Dady gibi taktik yönden bilgili yabancılarıda katarak oluşturduğu yepyeni Bucaspor'la lige başlattı takımı. İlk maçlarda, BA1L görüntüsü çizen takıma bir türlü STSL havasını kazandıramadan takımdan ayrılan Uygun'dan sonra ise işler sarpa sarmaya başladı.

Samet Hoca'nın gelişi ile takımdaki disiplinsizlik ve yaşı ilerlemiş oyuncuları hükmetme zorluğu gibi problemler ayyuka çıktı. Samet Hoca kurt bir adam, hem takıma mesaj vermek hemde gerekli disiplin ve ruhu kazandırmak için önlemlerine başladı. Ekim ayının sonlarına doğru -ki bu gelişinden yaklaşık 22 gün sonrası oluyor- izinsiz İstanbul'a giden, primlerini alamadığı gerekçesi ile antremanlara çıkmayan ve tesisleri izin almadan terkeden Stjepan Tomas'ı verdiği raporla süresiz kadro dışı bıraktı. Ardından 1 Kasım'da yine benzer olaylar sonucu, kafasına göre takılan, antremanlara isteği doğrultusunda çıkan vs. Dady Samet Hoca'nın raporu doğrultusunda kadro dışı bırakıldı ve her ikisi de A2 takıma gönderildi. Son olarakda Malatyaspor ile yarın oynanacak kupa maçı öncesi resmi siteden yapılan açıklamada maçta yabancıların olmayacağı ve takıma A2 takımdan 5 takviye yapıldığı haberi yer aldı.

Yaşanan bu gelişmelerle, son haftalarda Kasımpaşa yöneticisi tarafından ayyuka çıkarılan oyuncu-menacer, antrenör-menacer olayı doğrultusunda Bülent Uygun'un PFDK'ya sevk edilmesi bir arada düşünülünce Uygun'un yaptığı bu transferlere şüpheli gözlerle baktırıyor. Hemde bu bakış, yaşanan gelişmelere nazaran en masum şüphe oluyor.

Teşekkürler Bülent Uygun, bıraktığın harika mirasla İzmir futbolunda çığır açmaya devam ediyorsun.

7 Ekim 2010 Perşembe

Aybaba Buca'da.

Milli takım araları bir çok kötü gidişatta olan takımlara iyigelir, keza bu konuda ki en son örnek Galatasaray. Yakaladıkları seri sonrası ligin zirvesine doğru ilerlediler. Bu aralar takımlara olumlu olumsuz yansırken, biz futbolseverlerde bu aralardan paylarımızı alıyoruz. Milli maçlar öncesi takımını bırakıp kaçan ve bir gün sonra Eskişehirspor'la sözleşme imzalayan Bülnet Uygun'dan sonra birlik beraberlik çağrısı yapan yönetim, bugün öğle saatlerinde de Samet Aybaba ile 1+1'lik bir sözleşme imzaladı ve üstünde dolaşan kara bulutları yok etti.

Teknik Direktörsüzlük döneminde adları geçen Giray Hoca, Rıza Hoca, Reha Kapsal ve Samet Hoca arasından, Samet Aybaba'nın seçilmesinin nedeni olarak Samet Hoca'nın altyapıya verdiği önem ve kulüp kültürüne yakışan kişiliği olarak gösterilmiş. Altyapı konusu açıkcası zaten Bucaspor Futbol Akademi tarafından harikulede yönetildiğine inandığım için bu konuda pek yorum yapmayı doğru bulmuyorum ama kişilik konusu, özelliklede yaşanan bu son olaydan sonra önemliydi ve bu konuda ismi geçen birçok kişi, doğruluğu tartışılmayacak isimlerdi. Samet Hoca'da keza kişiliği ile Bucaspor'a yakışacak bir antrenör olacaktır.

Sözleşme imzaladıktan sonra ayağının tozu ile tesisleri gezen ve büyülenen Aybaba'nın Bucaspor'u tercih etme nedenini şöyle açıkladı: "Bucaspor’a gelmemdeki temel neden çok iyi bir altyapıya sahip olması, yöneticileri çok istekli, arzulu ve her türlü fedakarlığı yapmaya hazır görmem ile Süper Lig’de kalıcı olmayı düşünmeleridir. Ben de bir sezondur profesyonelce katkı verebileceğim bir takımın altyapısını oluşturabileceğim bir takımla anlaşmak istiyordum. Bucaspor’da bu ortamı rahatça bulabileceğim inancındayım. A takıma altyapıdan oyuncu kazandırmamız şart. Süper Lig, yeni yapılanan kulüpler için zordur. Her kulüpte olduğu gibi Bucaspor’un da bazı sıkıntıları var. Biz hem yarışacağız, hem yapılanacağız. Bunları rahat yapmak için de maç kazanmamız lazım… Ancak iyi bir sezon geçireceğimize eminim" . Röportajın tamamını okumak içib buradan devam edebilirsiniz.

Şimdi başa dönelim, milli takım arası girmeden bu "bırakılıp gitme" olayını yaşasaydık ve bu haftasonu maça çıkmak durumunda kalsaydık, Bülent Hoca'nın rezaletinden doan sinirim sanırım dahada katlanacaktı. Uzun yıllar sonra Süper Lig heyecanını yaşabildiğim şehrimin insanlarını bu konuma getirmesidir Bülent Hoca'ya olan kızgınlığımın ana nedeni. Cam ekran karşısında izlediğimiz, yaşadığımız heyecanları, birebir yaşamanın heyecanı ve tadı daha damağımızdayken, bunu görmzden gelerek bırakıp gitmesidir onun rezaletide.

Olanla ölmüşe çare yoktur derler. Böyle olacakmış, böyle yaşanacakmış.

Sevgili Samet Aybaba hocaya yeni görevinde yürekten başarılar diliyorum.

5 Ekim 2010 Salı

Uygun Kepazelik

Geçmiş bir haber bu. Doğrudur ancak haberin kepazeliğinin yarattığı sinir harbini ancak aşabildim ve geçtim klavye başına. Saygıdeğer(!) Bülent Uygun beyefendi, Bucaspor'la olan sözleşmesini tek taraflı fesh etti, yada öyle süslü püslü cümlelerle gerek yok. Adam istifa etti ve arkasına bakmadan çekti gitti.

Bülent Uygun diyerek bahsettiğimiz kişi, değerli bir futbol adamıdır. Bunu inkar etmeye gerek yok. Ancak yaptığı, yapacakları ile kişiliğini açıkca su yüzüne çıkarması ile kendisi bu değerli satırlara konu olmaya hak kazanmıştır. Bilindiği üzere Bucaspor antrenörü iken, 4 Ekim Pazartesi'nın serin sabahında, kendisinin şahsi web adresi üzerinden yayımladığı istifa mektubu ile ayıldık. Pazartesi sendromunu bize atlattıran değerli hocama en derinden saygılar.

Bucaspor resmi sitesi üzerinden Basın Sözcüsü Timur Yaykıran'ın yaptığı açıklama ise aynen şöyle: "Başkanımız Şeref Üstündağ ile Pazar gecesi bir araya gelen Uygun, toplantıda istifa etmek istediğini söylemiş, neden olarak da Sağlık Kurulu’nun görevi bırakmasından duyduğu rahatsızlığı öne sürmüştür. Başkan Üstündağ ise ayrılık kararını kabul etmediklerini ifade ederek, Uygun’dan görevine devam etmesini istemiş, toplantı sonunda karşılıklı olarak konunun pazartesi günü yeniden ele alınması kararı verilmiştir.
Ancak Bülent Uygun, kendi isteğiyle görevinden istifa ettiğini, bu sabah kişisel web sitesinden açıklamıştır. Sayın Uygun’un kulübümüze teslim etmiş olduğu resmi bir istifa dilekçesi yoktur. Genç çalıştırıcının ayrılmasını gerektirecek, kulübümüzde her hangi bir gelişme ya da sorun da yaşanmamıştır. Bülent Uygun’un daha iyi bir teklif aldığı başka bir kulübe gitmek için istifa etmesini etik bulmayacağımızı da peşinen söylemek isteriz… Yönetim kurulumuz, bugün Uygun ile bir görüşme yapacaktır. Genç çalıştırıcının istifa kararının resmiyet kazanması halinde, kamuoyuna kulübümüzden gerekli detaylı açıklamalar yapılacaktı".

Yani bu saygıyadeğer, Türk futbol tarihi için bir yapıtaşı olan hocamızın görevi bırakma nedeni, Bucaspor'dan ücret zammı isteyen ancak, mali açıdan bunu gerçekleştiremeyen Bucaspor ile sağlık ekibinin yollarını ayırmasıdır sadece ve sadece. He olurda bugün yarın Eskişehirspor'la anlaşmaya varırsada bu tamamen tesadüftür. Hemen yanlış anlamayın sizde yahu. Ne kadar içiniz fesat olmuş sizin öyle(!).

Bucaspor Yönetimi çok acemice bir kararın, derin acılarını sararken, umarım akıllı bir tercih yaparlar yeni teknik direktör konusunda. Şeref başkan, futbolu bilen, uzun yıllar futbolla içiçe olmuş, futbol görevlerinde bulunmuş tecrübeli bir başkandır. Bu yanlışın tamami ile sarılması zaman alacaktır ama bu konuda Şeref Başkan'a güvenim tam açıkcası. Olan Bucaspor'a oldu.. Yazık ki ne yazık!!

Son sözü yine size özel ayırdım değerli Bülent Uygun. Antep'i rezil kepaze ettin, Buca'yı yüzüstü bıraktın gittin, Eskişehir halkı için planların nedir? Kamuoyuyla bir paylaş demek isterdim ancak, tarzın değil değil mi? Senin en yi becerdiğin şey saman altından su yürütmek, arkadan bıçaklamak. Demem odur ki daha da İzmir'e gelme.

15 Ağustos 2010 Pazar

Yapma Bülent Hocam...

Başlangıçlar önemlidir hayatın her alanında. "Nasıl başlarsan öyle gider" tarzı klişeleşmiş sözlere bile ilham kaynağı olur başlangıçlar. Bugünkü başlangıçsa hem Bucaspor hem de Beşiktaş için umut verici değildi malesef.

Bucaspor Cephesi


Bucaspor'u yaşadığım şehrin takımı olması dolayısıyla yakından takip etmek için özen gösterdim. Yapılan transferler dahil atılan her adımda öncelikli düşünce ligde tutunabilme ve geleceğe yapılacak yatırımlarla Süper Lig'de başarıları kovalamaktı. Bunun içinse Süper Lig'de Anadolu sürprizinin ilk adımlarını atan Bülent Uygun getirilmişti ki genel düşünce bunun yanlış olduğu yönündeydi. Bülent Uygun yerine o dönem Bucaspor'la ismi geçen Tolunay Kafkas sanırım daha mantıklı bir adım olacaktı. Çünkü tecrübenin yanında hırs da önemli bir faktördü takım için. Geleceği düşünen bir takım için, FIFA tarafından gelecek dönemde başarılı olması öngörülen Tolunay Hoca tercihi hedeflerin gerçekleşmesi adına taşların daha uygun olduğunu gösteriyordu.

Oyuncu tercihleri de haliyle gelen hocanın raporları doğrultusunda yapıldı. İbrahim Dağaşan, Musa Aydın gibi Bülent Hoca'nın eski öğrencileri de dahil olmak üzere, önemli transferler yapıldı açıkçası. İlk etapta göze çarpan Jerko Leko idi. Hazırlık maçlarını özetlerden ve yorumlardan takip etmeme rağmen, Leko'nun istenileni pek veremediğini tespit etmem çok da zor olmadı. Fakat bu dönemde öyle bir Mendy vardı ki, hakikaten Metz'den gelen oyuncu beklentilerin neredeyse %100'ü karşılamakla beraber, yaptığı ekstra işlerle adeta göz doldurdu. Şimdi bir soru Bülent Hoca'ya, oyuna ikinci yarıda golden hemen sonra giren Mendy ilk 11'de başlasa idi, ilk yarıda ki Bucaspor etkinlikleri daha fazla olmaz mıydı?
Şunu gözden kaçırmışız gibi olmasın. Takıma eklenen isimlerin çokluğu ve uyumları ile Bucaspor'un Süper Lig'e sağlayacağı uyum olgusu belki daha oturmadı. Fakat ilk maç itibari ile öyle önemli bir eksiklik vardı ki takımda bunu affedebilmek mümkün değil. Göreve geldiği tarihten itibaren hoca, takıma Süper Lig mantelitesini oturtamamış. Sahada Bucaspor'un sistemini çözebilen var mı? Defans bloku ile ileri uç oyuncuları arasındaki mesafe 1.ligde bile az rastlanılası bir durum. Tüm bunlara bir de hocanın maç öncesi yorumunu ekleyince-"Beşiktaş maçının her dakikasını planlayarak oynayacağız"- ortaya çıkan yorum Yapma Bülent Hoca!...


Beşiktaş Cephesi


Beşiktaş, sanırım tartışmasız ligin en hazır takımı. Quaresma'yı bir yana bırakalım daha dün geldi diyebileceğimiz Guti bile oyunda sırıtmıyor. Fakat Avrupa Ligi için oynanan eleme maçlarında ki Beşiktaş'dan farklar da göze çarpıyordu.

Hep sistemler, taktikler konuşuluyor. Biz de bir iki kelam edelim bu konuda. Klasik 4-3-3 oynayan Beşiktaş'ın tartışmasız en güçlü tarafı Nihat, Quaresma, Bobo üçlüsünün oluşturduğu hücum alanı. Fakat bu 3'lüye bu gücü veren ortada ki 3'lü. Başta Necip olmak üzere Guti ve Ernst'le hem ileriye hem de geriye dönük muhteşem bir oyun sergiliyorlar.

Necip için ayrı paragraf açalım. Genç yaşına rağmen beraber oynadığı tecrübeli isimler arasında sazı eline alıp, harika bir oyun oynadı bu gece. Buca'nın ileri attığı toplar sonrası kafayla karşılanan çoğu topu Necip topladı, ileri dönük ise sürdüğü 30-40 metrelik toplar, attığı paslarla göz doldurdu. Sanırım bu geceki maçın adamı olarak Necip'i gösterebilirim.

Dersine çalışmış bir Bucaspor olsaydı sahada Beşiktaş karşısında bir sürpriz yapabilirdi ama yediğinden daha fazla gol atabilme potansiyeline sahip Beşiktaş'ın lige 3 puanla başlaması önemliydi. Bunu da başardılar.

Başlangıçlar önemlidir dedik, oyun olarak Beşiktaş'ı önceki maçlardan daha az üstün görsem de 3 puanla başlamaları, "Nasıl başlarsan öyle gider" düşüncesi dahilinde gelecek vaad edebilir. Bucaspor ise temel hatalarından arınabilirse daha başarılı bir grafik yakalayabilir.

20 Temmuz 2010 Salı

Derin Futbol


Bucaspor'un Süper Lig'e çıktığını duyurduğumuz üzere 7 yıllık Süper Lig hasretinin bitimi ile Bucaspor yazılarımızı elimizden geldiğince artırmaya çalışıyorum. Umarım bu yazılar beğeni ile okunuyordur.

Kurtlar Vadisi dizisi yayında iken meşhur ettikleri laf "Derin Devlet"ti. Bende burdan yola çıkarak yazının başlığını Derin Futbol olarak belirledim. Peki bu yazıda neden mi bahsedeceğim? Futbolda hedeflerin gerçekçiliği ve planlamanın ne kadar düzgün olması gerektiğidir. Şimdi resme şöyle bir bakmışlardan ricam tekrar bir dikkatli resme bakmaları. Ardından okumaya devam. Resmin kaynağı Bucaspor Futbol Akademisinin Hedefler sekmesidir.

Şunu hemen belirtmeliyim, ana hedef dahil, piramidin bir çok basamağına zamanında ulaşılamadı. Doğru. Fakat benim dikkat çekmek istediğim nokta bu detay değil başka detaylar. 2007 yılından başlamışlar yapılanmaya ve hedef belirlemişler kendilerine. Birde hedeflerine ulaşmak için gerekli süre. Materyallar ise işin en can alıcı kısımlarından bir kanımca. 9-14 yaşları arasında seçilmiş 100 çocuğu Bucaspor'un geleceği olarak göstermişler. Yıllara oranla gerekli gelişimleri, ara hedefleri ile bu 100 çocuğun varacağı noktayı haliyle de bu çocuklar ile ana hedefe varılması amaçlanmış. Ara hedefler ise diğer bir önemli anektod. Milli yapabilmek.

Şimdi parçaları birleştiriyorum. 2008/2009'da BA1L'e 2009/2010'da Turkcell Süper Lig'e çıkan Bucaspor'un bu başarısı hiç ama hiç tesadüf değil aksine birçok büyük kulübü kıskandıracak şekilde başarılı dizayn edilmiş bir organizasyon. Buca Genç Akademi ile başlayan bu serüven geçtiğimiz haftalarda hem Buca Genç Akademiyi hemde Bucaspor'u içine alan Bucaspor Futbol Akademi olarak birleşti ve takıma enjekte edildi.

Hep diyoruz-şahsen ben demeye devam de edeceğim-, herkesler de söylüyor altyapının ne kadar önemli olduğunu. Alın size başarılı bir altyapı koordinasyon, hedefleme ve organizasyon şeması.

25 Haziran 2010 Cuma

İbrahim Dağaşan Hakkında Bilinmesi Gereken 10 Şey

Bucaspor'un yeni transferi, teknik direktör Bülent Uygun'un Sivasspor'dayken öğrencisi İbrahim Dağaşan'la ilgili bilinmeyenleri listeledik.

1- Futbola 6 yaşındayken Fransa'nın Angers takımının altyapısında başlayan İbrahim, 17 yaşına kadar bu takımda oynadı. Kadroda bulunan oyuncular içerisinde tek yabancı olmasına rağmen takımın kaptanı olan oyuncu, Türkiye'ye gelirken takım arkadaşları "Bizi bırakıp gidiyorsun" diye ağlamışlar.

2- Türkiye'de ki ilk profesyonel sözleşmesini İnegölspor'la imzalamış, bu formayı 3 sezon giymiştir. O dönem 2.lig B kategorisinde bulunan takımın hocası Nafi Bilaloğlu, İbrahim'in Türkiye'ye uyum sürecine yardımcı olan en önemli isimdir.

3- İnegölspor forması altında çıktığı hazırlık maçında, taraftarın kendisine takıtığı "imparator" lakaplı, dönemin Bursaspor teknik direktörü Nejat Biyediç tarafından beğenilmiş ve o sezon küme düşen Bursaspor'a transfer olmuştur. Geçirdiği ikinci sezonunda Raşit Çetiner yönetiminde kazandıkları 1.lig şampiyonluğu onun profesyonel kariyerinde ki ilk şampiyonluk olmuştur.

4- 2008 yılında transfer olduğu Sivasspor'la altın çağını yaşamış, Bursa'da ki yedek kalma problemininden burada sıyrılmış ve özlem duyduğu futbol oynama isteği sayesinde tüm dikkatleri üstüne çevirmişti. 2 golle kapadığı Sivas defterinden sonra Bucaspor kariyerine 2010-2011 sezonu ile yeni bir sayfa açtı.

5- Milli takım kariyerin de ise 2004 yılında 1 defa U-19, 2005 yılında ki Akdeniz Kupası'nda 5 defa Olimpik Milli Takım(U-21 yada ümit milli olarak da bilinir), 2006 yılında ise 5 defa U-21 formasını giymiş ancak A milli seviyeye ulaşamamış. Oynadığı milli maçlarda ise gol sevinci yaşayamamıştır.

6- Eğitim hayatında, futbol kariyerinde ki gibi başarılı olamayan oyuncu, okulu ve okumayı bir türlü sevemeyenlerden. Fransa'da futbolcu olmak istersen bir yandan okula da devam etmek zorundasın. İşte bu bilgiler dahilinde lise mezuniyeti ardından eğitim hayatını noktalamış İbrahim.

7- Küçüklüğünden beri hayran olduğu, idolü ise İngiliz futbol duayeni Steven Gerrard. Gerrard'ın oyununu şu şekilde tanımlıyor kendince: "Hem çok agresif, hem de basit oynuyor. Gol atıyor,attırıyor. Bir orta saha oyuncusu olarak
çok doğru şeyler yapıyor".

8- Türkiye'ye geldiği 2001 yılından beri kendisine en çok katkı yapan teknik direktörler
sıralamasında, Bülent Uygun'u ilk sıraya koyuyor: "Bülent hoca sayesinde şuan olduğum yerdeyim"
Adaptasyon sürecinde yardımlarını esirgemeyen Nafi Bilaloğlu ve Bursaspor'a onu getiren Nejat Biyediç
ise listenin kalan isimleri

9- Hedefleri ve amaçları arasında milli takımın düzenli oyuncusu olmak başı çekmekle beraber, bir
gün bir arkadaşına verdiği sözü unutmuyor : "Bir gün mutlaka Fransa Ligi'nde oynayacağım".

10- Maç bitiminde sahanın ortasına diktiği Filistin bayrağı ile çok konuşulan İbrahim, bu konu ile ilgili
Tam Saha dergisine verdiği röportajda şunları söylüyor: "Soru: Filistin bayrağını bir maçın ardından
sahanın ortasına diktin ve bu çok konuşuldu. Benim bu konu ile ilgili merak ettiğim, bu tavır Filistinlilere
özel yapılmış bir tavır mı yoksa zulüm gören herkes için yapar mısın? Cevap: Kesinlikle yaparım. Bu olay
Filistin'de olmuş diye hassasiyet göstermiş değilim. Başka bir ülkede olmuş olsaydı, o ülkenin bayrağını
da dikerdim. Benim vermek istediği mesaj, orada hayatını kaybeden veya yaralanan çocuklara yönelikti.
Bugün orada sakat kalan, okula gidemeyen masum ve günahsız çocuklar var. Gerçekten içime
sindiremediğim bir olay Filistin'de yaşandığı için bayrağını dikmiştim. Amacım barış mesajı vermekti.
Politika yapmak benim haddim değil, çünkü politika benim anladığım bir şey değil. Herhangi bir tepki de
almadım. Çünkü beni tanıyanlar nasıl bir niyetle hareket ettiğimi biliyor. Böyle bir olay bir daha
yaşansa, yine aynı tavrı gösteririm.



9 Mayıs 2010 Pazar

Biz İzmirliyiz...

Fotoğrafa bakıp da aldanmayın. Öyle siyasi içerikli bir yazı yazma derdinde değilim. Ama biz İzmirliyiz. Biz "gavur"uz. Biz medeniyiz. Biz yeri geldiğinde tepkimizi koymayı biliriz. Biz konuşmuyorsak, bir şeyleri bilmediğimizden değil, efendiliğimizi koruduğumuzdandır. Biz İzmirliyiz. Biz kordonda kızlı erkekli oturup gece yarılarına kadar içki içerek, muhabbet edecek ve kolay kolay kavga çıkarmayacak kadar fark yaratmış bir şehiriz. Ki açık alanda, çimlere oturarak, polis korteji eşliğinde içki içilebilecek ülkemizde ki tek kamuya açık alanda yine meşhur Kordon'umuzdur. Bugün bizim için önemli bir gün, bu gün bizim için özel bir gün.

7 yıl oldu. Tam 7 yıldır, Türkiye'nin en büyük 3. ili olan İzmir'in bir tane bile takımı bulunmuyordu Süper lig'de. İşte bugün bu zinciri kırdık. İyisi ile kötüsü ile bunu başaran Bucaspor'a yürekten bir teşekkür.

Turkcell Süper Lig tarihinde mücadele edecek 6. İzmir takımı Bucaspor (Altay,Göztepe,Karşıyaka,Altınordu, İzmirspor). Bir sezon evvel TFF 2.lig'den Bank Asya'ya, Bank Asya'dan da Süper Lig'e, fire vermeksizin çıkan 4. takım(Erciyes, Kasımpaşa, Gençlerbirliği OFTAŞ).

2010-2011 sezonunda Bucaspor'a Turkcell Süper Lig'de başarılar diliyor ve bu başarının daim olmasını temenni ediyorum...

Birazcık da özeleştiri yapmak gerek.

İzmir takımlarından Altay ve Karşıyaka'da play-off lara kaldı ve süper lig mücadelesine devam ediyorlar. Gönlümüzden geçen buradan da bir süper lig takımı çıkarıp, 2 takımla bu mücadele içinde varolabilmek tabiki de. Ama bunu kaldırabilecek altyapı malesef ki şehrimizde mevcut değil!. Atatürk stadı, o eski görüntüsünden fazlaca uzakta. Bırakın futbol oynamayı, uzaktan baktığınızda binanın yorgunluğu açıkça belli oluyor. Alsancak stadı ise Atatürk'e nazaran daha iyi belki ama kapasitesi Bank Asya'ya bile az geliyordu. Bu nedenle Süper lige asla yetmez. Geriye kalan Buca Stadı ve Cemil Şeboy Tesisleri. Buca Stadı zaten kullanmaz durumda ki kullanılmıyor da zaten. Bu dörtlü arasında bir tek 1998 yılında yapılan Cemil Şeboy tesisleri en iyi durumda. Fakat onunda Süper lig'e yetmeyeceği aşikar. Peki bu stadlarla süper lig de nasıl İzmir'e yaraşır kaliteyi göstereceğiz?

Gazete de bir kaç hafta evvel, Buca'nın süper lige çıkması durumunda, mini bir Şükrü Saraçoğlu yapacağı haberlerini okumuştum. Süper Lig geldiğine göre, stadda gelir umarım. Yoksa durum pek de iç açıcı görünmüyor.

Birde Pascal'la kombine bilet planımız vardı. Her ne kadar gönlümüzden geçen takım Karşıyaka olsada, Karşıyaka play-off larda çıkamazsa Bucaspor kombineleri bizi bekliyor olacak. Kendi şehrimizde Süper Lig heyecanını tatmak ayrı bir lezzet. Yazın Dünya Kupası, yaz sonrası ise Süper Lig. Güzel bir 2010 sonu ve 2011 başlangıcı böyle olsa gerek.