11 Temmuz 2011 Pazartesi

Geri Sayım

Uzun zamandır boşladık burayı. Lig bitimi ile transfer dedikodularıyla dolması beklenen gündem, 3 Temmuz'da patlak veren skandalla dolup taşınca ne yalan söyleyelim insanın yazası da gelmiyor pek fazla. Ama naçizane bir kaç kelam düşüncemizi belirtelim istedik.

Kazanma hırsı ya da kaybetmeyi hazmedememe. Hangisi daha uygundur karar veremedim ama her ikisinin de farklı kapılarla aynı sonuca vardığı aşikar ve nedeni ne olursa olsun mahal verdiği kanun dışı, sportmenliğe uymayan hareketlerin tümüne de gebe.

Özele girersek...

'Bu takımı Denizli (Mustafa Denizli) mi şampiyon yaptı zannediyorsunuz?' söylevinin her ne kadar off-the-record olduğu hala iddia ediliyorsa da, buna rağmen açılmayan soruşturmaların, 18 maçta 17 galibiyetle taçlandırılan şampiyonluğun ardından gelişi(ne geliş ama!) ironik. Ama reelde ciddiyeti had safhada. Dönemin en güçlü silahlarından biri olarak gördüğüm twitter ortamında okuduklarımın bir çoğu, taraflı yahut tarafsız söz konusu iddiaların gerçekliğinin kanıtlandığı takdirde, şüpheli sıfatı yakıştırılan kimselerin gerekli cezai yaptırıma tabi tutulması yönündeydi(istisnalar her daim olduğu gibi yüzümüze gülmeye devam ederken). Ancak olayların geldiği noktayla yorumları karşılıklı çarpanlarına ayırdığınızda, her bilinmeyene karşılık gelen reel köklerle bir sonuca varmanız kaçınılmaz.

Ülkede 'yemin krizi' olarak nitelendirilen kaos ortamı yeterli gerginliği sağlıyor, doğu illerinde halen uzmanlar teröre kurban gidebiliyorken, halkın tek kaçış noktası futbolda bu denli büyük kriz ortamı oluşmuşken, tüm kamuoyundan sağduyulu karşılaması beklenilen 'komedi parodisi' başlığı ile duyurulabilecek tarihi açıklama geldi Federasyon tarafından bugün. 2010-2011 lig şampiyonu takımın başkanı ve yöneticilerinden bir kaçı tutuklu olarak yargılanıyorken düştükleri kazanma hırsının (kaybetmeyi hazmedememe) pençesinde, basında sütun sütun polislerin elinde ki delillerin haberleri yapılıyorken, 'delil yetersizliğinden' ötürü takvim oynaması olmayacağının açıklanması, tüm derdi 'futbol kaosu' olmaması gereken bir milletin tam ortasına bırakılmış İsrail menşeli nükleerden farklı değildir.

Bu kararı 'Adalet yerini buldu' nidalarıyla karşılayan Fenerli dostlar elbet ki haklıdırlar bir noktada, ancak adaletin ne kadar yerini bulduğu ya da gelişmelerle beraber bulacağı konusudur akıllarda soru işareti bıraktıran. Efsane Shankly'nin 1981 Ekim'inde In Sunday Times'a basılan 'Bazıları futbolu ölüm kalım meselesi olarak görüyor. Bu yaklaşıma katılmıyorum. Temin ederim ki bundan çok daha fazlası' söylevini ruhunun en derinliklerinde hissedenler olarak aklımızda kalmasını dileğimiz tek şey futbolun saf ve temizliğinin yansıdığı o yemyeşil çimlerde verilen sportmence ama kıran kırana mücadele.

Bunu bize çok görmeyin, geri sayım başlasın...