altyapı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
altyapı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Temmuz 2010 Salı

Derin Futbol


Bucaspor'un Süper Lig'e çıktığını duyurduğumuz üzere 7 yıllık Süper Lig hasretinin bitimi ile Bucaspor yazılarımızı elimizden geldiğince artırmaya çalışıyorum. Umarım bu yazılar beğeni ile okunuyordur.

Kurtlar Vadisi dizisi yayında iken meşhur ettikleri laf "Derin Devlet"ti. Bende burdan yola çıkarak yazının başlığını Derin Futbol olarak belirledim. Peki bu yazıda neden mi bahsedeceğim? Futbolda hedeflerin gerçekçiliği ve planlamanın ne kadar düzgün olması gerektiğidir. Şimdi resme şöyle bir bakmışlardan ricam tekrar bir dikkatli resme bakmaları. Ardından okumaya devam. Resmin kaynağı Bucaspor Futbol Akademisinin Hedefler sekmesidir.

Şunu hemen belirtmeliyim, ana hedef dahil, piramidin bir çok basamağına zamanında ulaşılamadı. Doğru. Fakat benim dikkat çekmek istediğim nokta bu detay değil başka detaylar. 2007 yılından başlamışlar yapılanmaya ve hedef belirlemişler kendilerine. Birde hedeflerine ulaşmak için gerekli süre. Materyallar ise işin en can alıcı kısımlarından bir kanımca. 9-14 yaşları arasında seçilmiş 100 çocuğu Bucaspor'un geleceği olarak göstermişler. Yıllara oranla gerekli gelişimleri, ara hedefleri ile bu 100 çocuğun varacağı noktayı haliyle de bu çocuklar ile ana hedefe varılması amaçlanmış. Ara hedefler ise diğer bir önemli anektod. Milli yapabilmek.

Şimdi parçaları birleştiriyorum. 2008/2009'da BA1L'e 2009/2010'da Turkcell Süper Lig'e çıkan Bucaspor'un bu başarısı hiç ama hiç tesadüf değil aksine birçok büyük kulübü kıskandıracak şekilde başarılı dizayn edilmiş bir organizasyon. Buca Genç Akademi ile başlayan bu serüven geçtiğimiz haftalarda hem Buca Genç Akademiyi hemde Bucaspor'u içine alan Bucaspor Futbol Akademi olarak birleşti ve takıma enjekte edildi.

Hep diyoruz-şahsen ben demeye devam de edeceğim-, herkesler de söylüyor altyapının ne kadar önemli olduğunu. Alın size başarılı bir altyapı koordinasyon, hedefleme ve organizasyon şeması.

13 Temmuz 2010 Salı

Altyapının Anlam ve Önemi


Mesut Özil'in Türk Milli Takımı'nı seçmemesini tartışaduralım, İngiltere iğneyi kendisine batırmış bile.

Ne olacak bu İngiltere'nin hali sorusuna cevap yine oradan Manchester semalarından gelmiş: Çözüm Stalybridge'de!

Stalybridge Celtic kulübü Pro21 programı ile Profesyonel futbola girmek isteyen gençlere bir fırsat sunuyor.Altyapılar ya da bize daha yakın adıyla futbol okulları çok da şasılası bir durum değil ancak bu programın diğerlerinden farkı sadece futbolcu yetiştirmemesi. Futbolcu olmak için yeterli olmayanlara spor endüstrisi içerisinde bir yer edinmeyi de sağlayacak kapsamlı bir eğitim sunuluyor. Böylece tüm katılımcıların sahada veya sahadışında ama spor camiası içerisinde yer alması sağlanıyor.

Programın kurucusu Stalybirdge 21 yaşaltı takımının menajeri Alan Keeling daha önce de yöneticisi olduğu akademi takımını Conference ligindeki genç takımı şampiyon yapıp Ulusal lige çıkarmış ve Kupa finaline taşımış.

Brezilya da Pro Lisans aldıktan sonra tekrar kulübüne geri dönen Alan,A takım menajeri Jim Harvey in yardımcılığına getirilmiş ve takımı Morecambe FC ile yaptığı gibi daha da yukarılara taşımak için çalışmalara başlamış.

Alan'ın futbol vizyonu Alman disiplini, İspanyol'ların başarılı pasları,Hollanda'nın teknik kapasitesini ve Uruguay'ın sahaya yayılma yeteneklerini kapsayan küresel bir görüş. Yetiştireceği futbolculara bunu kazandırmayı hedefleyen Alan, İngiltere'nin büyük turnuvalardaki başarısızlığına bu şekilde çözüm üretmeyi hedefliyor.

Programa katılanlara verilen NVQL2(National Vocational Qualification) sertifikası İngiltere'de tanınan ve aldığı eğitimi kanıtlayarak kişilerin bir sonraki adımlarına yardımcı olacak.

Her ne kadar program İngiltere'de olsa da belli ücret karşılığı Türkiye'den de katılmak mümkün. İmkanı olan ve futbol endüstrisinin bir yerinde yer almak isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat. En azından ülkemizde de bu tip programlar olana kadar. Belki de bunu yerinde görüp bir benzerini ülkemize getirmek için.

İlgilenenler bana ulaşabilir ya da aşağıda iletişim adreslerini bulabilir.

iletişim:office@stalybridgeceltic.co.uk or 0777-337-1587

28 Mayıs 2010 Cuma

Taşlar Oturuyor (Mu?)

Fotoğrafta ki isim Serdar Gökkaya. Geçtiğimiz günlerde haberlerini okuduk basında. Pursaklarspor'da top koşturan oyuncuyla Birmingham City ilgileniyormuş. Menajeri resmi teklifin yakında geleceğini bildirmiş basına. Ne güzel gitsin tabi çocuk daha 20 yaşında, gitsin de oyun zekasını geliştirsin, sistemleri öğrensin, Hollanda'dan gelmiş olsa da burada çürütmesin kendini geliştirsin. Sonra dönerse dönsün ülkesine ama gitsin.

Bu kadar gitsin dememizin nedeni de, ülkemiz futbolunda bir türlü geliştirilemeyen altyapı sorunu. Şu anda Türkiye'nin en iyi oyuncuları arasında gösterilen Arda'da bu konuda konuşmuştu. Bizde futbol hep gazla oynandı. "Hadi koçum, hadi aslanım. Sen en iyisin. Sen kral topçusun." diyerek yetiştirdik biz onları. Standart oyun şablonlarını öğrettik. Standart savunmaları, hücumları.
Bir Everton, Sporting Lizbon yahut Benfica olamadı takımlarımızn bir çoğu. C. Ronaldo'lar, Rooney'ler , Querasma'lar yetiştiremedik. Onlar kadar olmasın bizim oyuncularımız tamam. Ama bilsinler futbolu. Sahada iken, topu ayağına aldığında, oyunu okuyabilsin. Mantelitesini iyi oturtalım gençlerimizin. Zaten gerisi gelir.

Bu hafta Lig Radyo'da ki Total futbol programında FourFourTwo editörü Mustafa Sapmaz'a ilettim bu konuyu. O da sağolsun bahsetti biraz gelişmelerden. İstanbul'da altyapı adına çok ciddi adımlar atılıyormuş. En azından tesisleşme hızla ilerliyormuş. Bu bile birşeydir.

Çok zor değil altyapının sağlam çalışması. Özellikle de büyük kulüplerimiz için. A takımlarının başına nasıl başarılı, işi bilen hoca getiriyorlarsa yurt dışından, altyapıya da gayet getirilebilir. "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" misali alttan sürekli gelecek oyuncuları satarak hemde satın alınacak oyuncuların parası cepte kalması ile maddi kazanç artar.

Gelecek her daim gençlerdedir. Gençleri köreltmek ise geleceğini köreltmektir.



4 Kasım 2009 Çarşamba

Türkiye'de Genç Futbolcuya Yer Yok!


1985 doğumlu Bobo, Jean Tigana yönetimindeki Beşiktaş’a 2006 yılında Corinthias’tan transfer oldu. Henry ve Guily gibi yıldızları keşfetmiş Tigana’nın 21 yaşındaki bu yeni keşfi bir çok futbolseveri heyecanlandırmıştı. İyi top sürmesi, çalım atabilmesi ve kafa toplarında etkili olabilecek boyuyla başarılı olacağının sinyallerini veriyordu.

Geçen 3 yıl sonunda baktığımızda ise sol kanada hapsolmuş bir golcü. Ronaldinho 21 yaşında PSG’ye transfer oldu ve 2 sene sonra sansasyonel bir şekilde Barcelona’ya transfer oldu. Büyük başarılara imza attı. Ronaldo 17 Yaşında PSV’ye gitti ve kariyeri malum. Kaka 21 yaşında Milan’a geldi.bu yazın en flaş transferi oldu. Örnekler çoğaltılabilir tabi ki.

Varacağım noktayı anlamışsınızdır. Brezilya Ümit Milli Takımı’nın umut vadeden oyuncusunu alıp adeta kariyerini bitirdik. İstemedik, transfer ettik, son anda transferini yatırdık, sol kanada hapsettik. Bu Beşiktaş’tan ziyade Türk futbolunun sorunu. Genç futbolcuları gelişmesini sağlayamıyoruz. Bu konuda da bir çok örnek var. Galatasaray’daki Aydın mesela. 2 sene önce son dakikada attığı vole ile şampiyonlukta pay sahibi olan o genç oğlan bugun neredeyse altı pastan topu dışarı vuruyor. Arda Turan ilk defa A takım forması giyerken ayak üstü vuruşlarının iyi olmadığını söylüyordu. Geçen zamana rağmen bir değişiklik yok.

Türk Ligi genç futbolcular için maalesef kötü. Buradan da geliyoruz alt yapı meselesine. Velhasıl; çok çalışmamız lazım çook.

Marat

3 Kasım 2009 Salı

Türk Futbolu #2


Kim söylemi pratiğe dökecek demiştik.

1982 doğumlu Mehmet AK hedeflerini pratiğe dönüştürmüş başarılı ve genç bir teknik direktör.Türk futbolu adına umut verici.

Kendisiyle yapılan bir röportaja http://www.uzunpaslar.com/2009/11/turkiyenin-en-genc-teknik-direktoru.html adresinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca http://zirvefutbol.com'da Mehmet AK'ın kendi sitesi.

Umarım yakn bir zamanda Türkiye'de, futbolcu,teknik adam,yönetici,malzemeci,hakem ve futbol endüstrisindeki her mevki için diploma,sertifika veren bir akademi olacak.

2 Kasım 2009 Pazartesi

Jem (Cem) Paul Karacan



Cem Paul Karacan Londra doğumlu bir Türk. Daha doğrusu babası Türk annesi İngiliz.Reading altyapısında oynamış. 1989 doğumlu. 2004 yılında henüz 15indeyken Galatasaray'a gelmiş ama o yaşta dilini bile bilmediği bir ülkede oynamaya dayanamamış ve geri dönmüş.Bournemouth ve Milwall'da kiralık olarak da oynamış. Türkiye Ümit Milli Takımı'nın Ermenistan ile oynadığı maçta yedek soyunmuş. Bakalım gençliğinde reddettiği fırsatı tekrar yakalayabilecek mi?

Kamil Tevfik




İngiltere'de başka bir Türk genci daha. Başarı değil ama holiganizm anlamında futbolseverlerin yakından tanıdığı Milwall takımın altyapısında oynuyor. U-17 Milli takımımızda görev alıyor.

29 Ekim 2009 Perşembe

Türk Futbolu

Amblemden de görebileceğimiz gibi TFF, Cumhuriyetle aynı yaşta. Demokrasimiz ne halde ki futbolumuz ne olsun dememek lazım.

Bugünun tatil olmasının avantajını hissettim.NTVSpor'da yayınlanan programı izledim. Oğuz Çetin,Mustafa Doğan,Cem Dizdar,Saffet Sancaklı ve Rıdvan Dilmen; Güntekin Onay ve Ercan Taner in moderatörlüğünde Türk futbolunu masaya yatırdılar. Ekolden altyapıya ve Milli Takım'a kadar birçok konuyu konuştular. Keyifle dinledim.Her biri farklı açılardan bakarak farklı noktalara değindiler.Söyledikleri üzerine yorum yapmayacağım.Ancak futbol adına değerli sayılan bu insanların söylediklerinin TV programıyla sınırlı kalması beni düşündüren.Bu programda konuşulanlar döküman haline getirilip ilgili kurum/kişilere ulaştırılıyor mu?.Futbol Şurası,konferanslar,paneller düzenleniyor mu? Oluşturuluyorsa burada konuşulanlar gerçekleştiriliyor mu? Konuşması güzel ama benim asıl merak ettiğim böyle bir bilgi birikiminin olduğu ortamda neden harekete geçmiyoruz.Tüm konuşulanlara rağmen programın sonunda Milli Takım'ın başına yabancı antrenör gelsin, Türk gelirse çok yıpratılır deniliyor.Neden yanlışlar yaptığımız kabul edilip kendimizi değiştirmiyoruz da yan yollara sapıyoruz.

İngiltere'de bulunduğum dönemde bir dergide yayınlanan yazımı postlara eklemiştim. İlk etapta benden yazmam istenen konu Türkiye'nin Abromvich'i kim olacak? şeklinde idi.O zaman gerekli bilgileri edinemediğimden yazamadım. Ama şimdi benim aklıma başka bir soru geldi. Türkiye'de Futbol Devrimini kim gerçekleştirecek? Futbol üzerinden oldukça güzel para kazanan bu insanlar ne zaman kazandıklarını futbola geri yatıracak? Kim sadece konuşmaktan vazgeçip harekete geçecek ve o iş öyle değil böyle yapılır deyişini teoriden pratiğe çevirecek?

27 Ekim 2009 Salı

Deniz Mehmet

West Ham United altyapısında bir Türk kaleci. U18 Milli takımımızda yer alıyor. 1992 Londra doğumlu. Türkçesi yokmuş. 7 yaşında Arsenal'de oynama fırsatı bulmuş daha sonra Manchester United'a geçmiş. Manchester'a uyum sağlayamamış olacak ki soluğu yine Londra'da West Ham'da almış. Joe Cole'lar,Lampard'lar, Defoe'ler akla gelince umarız West Ham Deniz'i de baaşrıyla yetiştirip futbol piyasasına kazandırır.