chelsea etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
chelsea etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Nisan 2010 Pazartesi

Bir Gecelik Aşklar 11


Haftasonu İzmit'e ailemi görmeye gittim. E böyle olunca da blogu biraz boşladım. Dönüş yolunda 4-4-2 imi kaptım. Yol kısa malum ama yine de yarıladım dergiyi. En çok ilgimi çeken kısımlardan birisi "Bir Gecelik Aşklar" sayfası oldu. Aklımda zaten Obi Mikel'i yazmak vardı. Denk Geldi. Efendim en güzel tek gecelik aşk hikayelerinden biridir bu. 2005 yılında,18 yaşını doldurduktan bir hafta sonra Manchester United ile sezon sonu için anlaştı. Klubüne Lyn Oslo 4 milyon sterlin alacaktı. Lakin hayat biz gelecek için planlar yaparken başımızdan geçenlermiş ya, transfer tarihi geldiğinde işler değişti. Bu "wonderkid"e Chelsea de talip olmuştu. İki ezeli rakip birbirine düştü. Obi Mikel'in gönlü de Chelsea'den yanaydı.Sonuç olarak Chelsea 12 milyon sterlin ödemeyi kabul etti ve transferi noktaladı. Obi Mikel istediği formaya kavuştu,Manchester United %200 karla futbolcuyu idmana bile çıkarmadan sattı. Herhalde klüp tarihindeki en karlı transferdir. Tamam,Ronaldo 99 milyon euro'ya satıldı ama ona verilen bir emek vardı. Bu ise temiz ticaret,al-sat. Sonuç olarak,tam bir tek gecelik aşk olmasa da bu da garip bir aşk hikayesi olarak futbol tarihine geçti.

8 Şubat 2010 Pazartesi

Kaptan köşkü...












Hafta arasında, Fabio Capello nun -özel sebeplerden dolayı- kaptanlıktan alıp da yerine Rio Ferdinand ı kaptan yaptığı John Terry, dünkü Arsenal maçında Chelsea taraftarından büyük destek gördü. Moralsiz olması beklenen Terry aksine çok da kendindeydi ve Chelsea Arsenal i mağlup ederken Terry nin de hatasız oynamasının etkisi büyüktü. "Özel hayatı onu ilgilendirir" diyen Ancelotti nin tutumu ve kaptanlığını elinden alan Capello nun tutumu arasındaki fark da ilginç tabi. Chelsea taraftarı kaptanlarını bağrına basarken, Terry de bunun karşılığını iyi oyunuyla vermiş oldu. Bu arada Ferdinand dan sonra ikinci kaptan da Gerrard oldu.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Futbolda, "Finansal Fair Play"
















Bu sabah bir ekonomi gazetesinde bir haber çok ilgimi çekti ve blog okuyucuları için de aslında çok önemli bir haber olduğunu düşünüp sizlere de ulaştırmak istedim. Habere göre ve UEFA Başkanı Michel Platini' nin aldırdığı kararlara göre; bundan böyle hiçbir kulüp gelirlerinin üzerinde bir harcama yapamayacak. Yani ekstradan sponsorlarla ya da alınan yardımlarla sansasyonel transferlere imza atamayacaklar.

UEFA Başkanı olduğu günden beri, kulüplerin aşırı harcamaları ve borçlanmaları konusunda sürekli uyarılarda bulunan Fransız efsanesi Michel Platini, futbolda yeni bir mali düzen kurdu. Buna göre futbol kulüpleri gelirlerinin üzerinde harcama yapamayacak, açık bütçe veremeyecek, başka şahıslardan ya da onların şirketlerinden borç para alamayacak. Bugüne dek almış olanlar da 2012-13 sezonuna kadar geri ödeyecekler. Kulüplere, "gelirlerinin üstündeki harcamaları futbol dışından gelen paralarla fonayamazsın" diyen yeni düzene göre, futbola para akıtan iş adamları, şeyhler, vs. artık bu şekilde davranamayacak. 2012-13 sezonundan itibaren bu düzenlemeleri yapmayan kulüpler de UEFA organizasyonlarında yer alamayacak.

Bu düzenlemelerde müdahale edilmesi hedeflenenen ve en çok etkilenecek olan öyle sanıyorum ki, diğer blog yazarımız Marat' ın çok daha içiçe olduğu İngiliz kulüpleri. Buna göre Abramovichler, Şeyh Mansur Bin Zayitler artık astronomik ödemeler yapıp da sahibi olduğu kulüplere her istediklerini alamayacaklar. Hala, takım alabilmeleri mümkün ancak kendi ceplerinden ödedikleri bonservis ücretleri artık ödenemeyecek. İstedikleri futbolcuyu takımında göremeyecek olduktan sonra yine de takım satın alırlar mı, bunu zamanla göreceğiz. Bunu bir bilgisayar oyunu gibi mi görüyorlardı yoksa ticari bir yatırım mı? Bunca kararın sonucu olarak bir de Türk takımlarının açısından şöyle özetleyelim; kısaca, kulüpler başkanlarına ya da sponsor şirketlere (Ülker, Telsim gibi) borçlanamayacaklar. Eğer bu kurallara uymazlarsa da Uefa dışında kalacaklar. Çok ilginç olaylar bizleri bekliyor gibi.

Sonuç olarak, zengin işadamlarının futbola enjekte ettikleri paralar, UEFA ya göre finansal fair playi bozup, rekabetçi dengeyi küçük kulüplerin aleyhine yönlendiriyordu. Böylece sportif ve finansal uçurumlar da her geçen gün artmaktaydı. Futbola dışarıdan giren paralar, oyuncu ücretleri ve finansal maliyetlerin de tavana vurmasına yol açıyordu. UEFA' nın aldığı kararlar doğrultusunda rekabetçi dengenin sağlanmasında da ilk adım atılıyor gibi görünmekte. Ama tabi ki tek başına yeterli olacak bir durum değil. Zira, zaten yıllık gelirleri çok yüksek olan kulüpler bu finansal üstünlükleriyle hala uçurumu açıyorlar. Örneğin yıllık 300-350 milyon Euro gelir elde eden kulüplerin zaten bu tip dış yardımlara ihtiyaç bile duymadığını biliyoruz. Tabi bu kulüplerden sayıca çok fazla yok ama İspanyanın iki devi için bu uygulama çok da önemli sayılacak bir durum değil. Asıl ters köşeye yatan İngiliz kulüpleri olacak gibi geliyor bana, bakalım uyum sürecini nasıl geçirecekler...