Kocaelispor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kocaelispor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mart 2010 Çarşamba

Diyarbakırspor-Antalya


Diyarbakırspor-Antalya maçı Diyarbakır'ın cezası nedeniyle İzmit İsmetpaşa stadına alındı. Kocaelispor'un durumu malum,bari bir TSL maçı izler İzmitliler diyordum ki görselini gördüğünüz durum meydana gelmiş. Okuyabiliyor musunuz bilmiyorum. "Eskiden barıştan yanaydık şimdi savaşa SAVAŞ" gib bir yazı var. Korkuyorum.

Edit:Tam yazı şu şekildeymiş: "Diyarbakır maçı Kocaeli'de. Gelin biz hazırlandık bile. Antalya'mızdan Kocaeli'mizden tam destek. İstiklal marşımız ıslıklanamaz burası Türkiye. Eskiden barıştan yanaydık; şimdi savaşa savaş. Bir papazın porno dergisinde isminin geçmesi ne kadar mantıklıysa, bizim ismimizin de burada geçmesini o kadar mantıklı görürüm."

16 Mart 2010 Salı

Başkanın Açlık Grevi


Kocaelispor'la ilgili mümkün olduğunca habere yer vermeye çalışıyorum. Sağolsunlar iyi bir haber kaynağı oluşturuyorlar. Bugüne kadar ki yönetimlerin aymazlığı ile borç batağına saplanan kulüp "tuğla kampanyası" ile de istediğini elde edememiş.Kulübün Bank Asya'dan düşmesi kesinleşti sanırım.Ama kapısına kilit vurulması da an meselesi. Geçen haftalarda isim hakkı 2 trilyon'a hacizden satışa çıkarıldı. Geçen sezon un sonunda Türkiye'yi doyuran şehir, kulübüne sahip çıkamadı manasında bir pankart açılmıştı tirbünlerde. Ne de olsa Kocaeli Türkiye'nin en çok vergi vere şehirlerinden birisi isi. Gebze deki sanayi bölgesi olsun, Türkiye'nin en büyük şirketi Tüpraş'a ev sahipliği yapması, Sabancı fabrikaları, İnter'în Pirellisi,Dünya kupası sponsoru Htundai'si ile tam bir sanayi şehri. Hyundai sponsor olmuştu, Tüpraş forma sponsoru idi ancak bu paralar nerelere gitti bilinmez. E tabi sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. Başkan'da artık isyan noktasına gelmiş. Tesislerin önünde kurduğu çadırda açlık grevi yapacakmış. Kocaeli çevrelerinde konuşulan ise desteğin Körfez Belediyespor'a kayması ve artık Kocaeli'yi bu takımın temsil etmesi. Hatta isim değişikliğine bile gidilebilir.

Açlık greviyle ilgili bir başka iddia ise İzmit'in en büyük yerel gazetesi Özgür Kocaeli'den geldi.

"Açlık grevinde bulunan Kocaelispor Kulübü Başkanı Muammer Çelik, Cumartesi gecesi Buzz'da sahne alan Özcan Deniz'in konserinde görüldü. Fotoğraf çekmek isteyen muhabir arkadaşlarımızı görünce mekandan ayrıldı"

Bakalım bu iş nereye varacak.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Bir Tuğla da Sen Koy!! #2


Kampanya için Hesap Numaraları:

Hesap Numarası

23750554
Finans Bank
Körfez Şubesi


İrtibat Telefonları

0262 333 58 67
0262 233 65 47
0262 331 10 89
0262 324 64 67
0262 324 64 67 Fax

Ayrıca Kampanyanın düzenlenmesine öncülük eden, kulübün zor döneminde Başkanlık da yapmış Cemal Derya'nın açıklamasının bir kısmı şöyle:

"Derya projeye katılanların, bağış makbuzu almaları gerektiğini belirterek, “ Hiçbir işin belgesiz yapılmasını istemiyoruz Makbuz almayanların statta adı yazılmayacaktır. Banka hesabına yatıranlar, verdiğimiz irtibat numaralarına isimlerini ve adreslerini bırakırsa, arkadaşlarımız en kısa zamanda onlara makbuzlarını iletecektir. Şehir dışından katılım gerçekleştirenler, verdiğimiz fax numarasına dekontların üzerine adres, adı ve soyadlarını yazarak iletmeleri gerekiyor. Bizde, verdikleri adrese göre makbuzu postalayacağız. Şehir merkezindeki gazete ve televizyonların spor servislerine makbuzlar bırakacağız. Buradan da katılımı gerçekleştirebilirler. Bir tuğla fiyatı 50 TL olarak belirlendi. Sanayi kuruluşları için Şeref Tribünü’nün girişinde özel bir yer hazırlayacağız. Kampanya kapsamında çarşı merkezinde 2-3 tane irtibat ve satış noktası kurulacaktır."

4 Ocak 2010 Pazartesi

Bir Tuğla da Sen Koy!!


Blogumuzu takip edenler Kocaelili olduğumu ve Kocaelisporla ilgili düşündüklerimi bilirler. Bir kaç günlük yılbaşı tatilinin ardından iş başına döndüğümde birikmiş mailler arasında bir tanesi dikkatimi çekti. Bir tuğla da sen koy diyordu. Kocaelispor’un kurtuluşu için. Bir kampanya başlatılmıştı. İşin güzel yanı ise görebildiğim kadarıyla organizasyonun başarılı yapılmış olması. Bağış yapanların isimleri; İsmetpaşa stadının etrafına kaplanacak tuğla duvara yazılacakmış. Sanırım kentinin takımına sahip çıkma ‘onuru’nu yaşamak isteyecek insanlar olacaktır. İzmite gider gitmez bende bir katkı yapacağım. İki Türkiye Kupası sahibi, bir zamanların korkulu Körfez’i elbetteki kişisel bağışlarla eski günlerine dönemez ancak yaratılcak bu olumlu hikaye ile doğru yönetim anlayışı birleşirse eminim ortaya güzel bir tablo çıkacaktır. Kampanyadaki tek düşündürüc nokta Yardım hesaplarının Başkan ve Yönetim Kurulu adına açılması olacak. Aksi halde tüm hesapları hacizli olan Kulübe bağış yapmak söz konusu olamayacak.
Bu kampanyayı görünce aklıma İngiltere’deyken dinleme fırsatı bulduğum F.C Bury’nin hikayesi geldi. Bury, Manchester yakınlarında bir kasaba ve hatta Colin-Kazım’ın futbola adım attığı ilk takım. Birkaç yıl önce girdikleri darboğazdan benzer bir kampanya ile çıkmışlar. En güzel hikayelerden biriasi ise 5-6 yaşlarında bir çocuğun gelip cebindeki tüm bozuklukları masaya koyması olmuş. Her ne kadar en düşük bağış tutarının altında olsa da bağış kabul edilmiş ve stadyumdaki “koltuklardan birine” çocuğun ismi verilmiş.
Kocaelispor kampanyası ile ilgili detaylı bilgilere Kocaelispor Resmi Sitesinden ulaşabilirsiniz. Umarız İnternetten para göndermek de mümkün olur ve Kocaelisporlular dışında tüm futbolseverler bu yaşam savaşına destek verir.

7 Aralık 2009 Pazartesi

İzmir den Süper Lige doğru...



İzmir, Aralık ayının 6. gününde, sanki Mayıs sonu, Haziran başıymış gibi bir havayla uyandırdı bizleri sabah. Her ne kadar askere gidecek olan 2 arkadaşım misafirimdi ve gecenin geç saatlerine kadar kurulan rakı sofrasından kalkamadıysak da, sabah tam 9 du saat uyandığımda. Gözümü açıp geceden kapatılması unutulmuş olan televizyona daldım. Yarım saat kadar belgesel izledikten sonra, evdeki 4 kişi de sırayla salona dökülmeye başladı. Herkesin gözü yarım açık ve herkesin yüzünde "akşamdan konuşulan ve söz verilmiş olan maça gitmeyelim" ifadesi var. Evet, amacımız saat 13:30 da başlayacak olan Karşıyaka - Kocaelispor maçına gitmekti. Yanımızdaki tek bayan arkadaşımız henüz hayatında bir maça gitmemişti ve o da çok istekliydi. Evet, akşamdan söz verilmişti bir kere, herkes yavaş yavaş hazırlandı ve zor da olsa dışarıya attık kendimizi.. Ama iyi ki de atmışız. Böyle güzel bir havayla karşılaşacağımızı kimse tahmin bile etmiyordu...

Stadın önüne gelip biletlerimizi aldığımızda, maçın başlamasına 20 dakika kalmıştı ve sıraya geçtik. Tam kapıya geldiğimizde staddan gelen "Gooool" sesiyle irkildik, Karşıyaka henüz maçın 6. dakikasında Okan Öztürk ün golüyle 1-0 öne geçiyordu ve malesef biz bu gol sevincini yaşayamamıştık. İçeri girdiğimizde karşılaştığımız tablo ise her zamanki gibi müthişti. Açık ve kapalı tribün komple kırmızı-yeşile bürünmüş, kimse yerinde oturamıyordu. Biz de hemen kendimizi bu heyecanın içine atıverdik. Bir taraftan atmosfere kapılıyor bir taraftan da ben göz ucuyla maçı izlemeye çalışıyordum. Karşıyaka gerçekten iyi top yapıyor ve çok pozisyona giriyordu. Ancak bir taraftan da Kocaelisporu izlemeye çalıştım, daha önce Marat ın bahsettiği Kocaelispor maddi çöküntüleri halen sahadaydı ve maçın bitmesi için dua eder gibilerdi. Çıplak gözle çok fazla kilo almış olduğu çok daha net anlaşılan Serdar Topraktepe, takımın ileri uçta tek topla buluşanıydı ve sürekli o da top ezerek, tüm atakların başlayamadan sona ermesine sebep oluyordu. Marat, laflarıma kızmasın ama böyle bir Kocaelispor görüyor olmak futbol adına gerçekten çok da üzücü bir durumdu. Ama bir taraftan da üretken görünen Karşıyaka girdiği pozisyonları soğukkanlılıkla harcıyordu. İlk yarının sonuna gelmiştik ve bizim içimizde maçın tek golünü görememiş olmanın verdiği garip burukluk vardı. Devre arasında, hepimiz "Ya başka gol olmazsa, o kadar geldik bari gol görseydik" diye hayıflanmaktaydık.

İkinci devre, ilk devreyle aynı şekilde başladı ve Kocaeli yine 2-3 top yapmadan topu Karşıyakaya veriyor, Karşıyaka ceza alanına kadar iyi geliyor ancak son vuruşları bir türlü istedikleri gibi yapamıyorlardı. Bu arada, maça gelmeye zorlanan bizler, kendimizi kaybetmiş, üzerimizdeki stresin, yorgunluğun tamamını oraya boşaltıyorduk. Dakika 70 olduğunda ise, ceza sahası yay üzerinde Serdar Sinik öyle bir şut çıkardı ki, tüm stadda bir sessizlik oluştu top kaleye gidene dek. ben öyle tahmin ediyorum ki stada gelip maç izleyen taraftarın neredeyse tümü bu golü görmüştü ve herkes "Bu stadı nasıl yıkarız?" sorusuna cevap aramaya başlamıştı bile:) Gerçekten çok güzel bir goldü ve Karşıyaka artık galibiyetini perçinlemişti. Bu Karşıyakanın üst üste aldığı 4, galibiyet oluyor ve Karşıyaka puanını 26 ya çıkarıp, 5. liğe yerleşirken zirve takibini sürdürüyordu. Kocaelispor ise dipten kurtulamıyor ve daha da dibe doğru ilerliyordu.

Atmış olduğumuz stresin ardından,çok yogun ve bitkin bir halde stad çıkışı hep bir ağızdan Karşıyaka nın şu başarılı tezahüratı inletiyordu Alsancak sokaklarını; bilmeyenler için hoş olsa da olmasa da yazmak istiyorum...

"Bir manitam olsa,
Ampulu patlak olsa,
Adı da T....p olsa,
Bir koysam laik olsa..."

Ayrıca şunu da anlıyorum ki, maç izlemek için stada gitmek de ayrı bir kondüsyon istiyormuş :))

5 Kasım 2009 Perşembe

Kocaelispor

Kocaeli doğduğum ve büyüdüğüm kent. Daha önce yazdığım The Scarf My Father Wore yazımda sormuştum; kentimin takımı varken ben neden yıllarca stadına bile gidemediğim bir takımı tuttum? Üstelik ben Kocaelispor’un iki Türkiye kupası aldığını, lig’in ilk yarısını lider kapadığı ve Uefa kupasına katılıp Sporting Lizbon’u şehrimize getirdiğine şahit olmuştum.
Neyse; her şartta Kocaelispor’la bir gönül bağım var. Hatta Ali Sami Yen’i ilk görüşüm de Kocaelispor sayesindedir. İzmit’ten otobüslerle gittiğimiz maçta Kocaelispor 2-0 öne geçmiş, daha sonra Galatasaray durumu 2-2’ye getirmiş, ancak Körfez takımı, ne o sevindin mi dercesine maçı 3-2 galip tamamlamıştı. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim ama ilk deplasman (!) tecrübemde böylesine güzel bir maç izlediğim için şanslı sayılırdım. Fırsat buldukça maçlarına giderim. Ancak en son gittiğim maç geçen sezon Galatasaray’a karşı oynanan ve 4-1 biten maçtı. Aslında Kocaeli halkının alıştığı ve eminim ki bir çok Anadolu kentinde karşılaşabileceğimiz durumlar vardı. Sezon başı kombine satışı yapılmıştı. Kulüp yönetimi Endüstriyel Futbol’un gereklerini yapıyordu. Ama Türk işi endüstriyel futbol yere çakıldı çünkü o maçta kombine giriş kapısı arızalıydı. Üstelik kulübün taraftar derneği üyeleri kendilerinde sıraya girmeme gibi bir hak görüyorlardı. Bağıran takımı ateşleyen onlardı dolayısıyla ayrıcalıkları olmalıydı. Bilete para vermelerine de gerek yoktu.
Aslında Kostad(Kocaelispor Taraftarlar Derneği) adı altında örgütlenmeleri bence ilerici bir hareketti. Ancak işin içine rant bulaştı. Kulübün Kostad yöneticilerine ev,araba alıp maaş bağladığı dolayısıyla tribün tepkisinden korunduğu gibi dedikodular çıktı.
İngiltere’de kaldığım dönemde Profesyonel anlamda “futbol işi” ile ilgilenen insanlar tanıdım. Everton, Bolton gibi takımlar için projeler üreten bu insanlar Türkiye’yle olan gönül bağlarından ve pazar koşullarının uygunluğundan olsa gerek Türk takımlarını da projelerine dahil etmek istediler. Galatasaray ve Beşiktaş’ın ilgili departmanlarına projeleri sunduk. Bende İngiliz arkadaşa yardımcı olmak ve ileride projelerde görev almak adına toplantılara katıldım. Fenerbahçe ile görüşme ayarlanamadı sanırım. Ben kendi çabalarımla bu işe Kocaelispor’u da kattım.Doğup büyüdüğüm bu kentin takımına ulaşmak benim için zor oldu ama yine de başardım. Görüşmeyi planladığımız kişi ile görüşemedik ama İdari Menajer ile görüşebildik. Projemizi olumlu karşıladı. İngilizce bilmediği için bana büyük görev düştü. Pazarlama faaliyetlerinin önemini anlattık. Daha önceki tecrübeleri ve “küçük takımlar”a gelir kazandırmada ne kadar iyi olduğumuzu anlattık. Yönetici bize pazarlama faaliyetlerinin önemini bildiklerini söyledi. Kocaelispor küçük bir takım değil 2 tane Türkiye kupası kazanmış bir takım diye de ekledi. Ama o kupalar şu an da nerede kimbilir? Muhtemelen geleneksel bir haciz işlemi sırasında götürülmüştür.
O gün bize ilk sezon ligde kalıp 5 sezon sonunda Şampiyonlar Ligi’nde grup maçı oynama hedefinde olunduğu söylenmişti. Bizim projemizle ilgili herhangi bir geri dönüş olmadı. Ama bu gün Milliyet’te taraftarların antreman sahasını basıp Yönetim aleyhinde tezahürat yaptığını, futbolcuların idmana çıkmadığını ve taraftarın idman sahasında top oynadığını okudum. Bu sabah güneş var İstanbul’da..ama ben yine de keyifsizim..
Marat