Turkcell süper lig etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Turkcell süper lig etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mayıs 2010 Pazar

Biz İzmirliyiz...

Fotoğrafa bakıp da aldanmayın. Öyle siyasi içerikli bir yazı yazma derdinde değilim. Ama biz İzmirliyiz. Biz "gavur"uz. Biz medeniyiz. Biz yeri geldiğinde tepkimizi koymayı biliriz. Biz konuşmuyorsak, bir şeyleri bilmediğimizden değil, efendiliğimizi koruduğumuzdandır. Biz İzmirliyiz. Biz kordonda kızlı erkekli oturup gece yarılarına kadar içki içerek, muhabbet edecek ve kolay kolay kavga çıkarmayacak kadar fark yaratmış bir şehiriz. Ki açık alanda, çimlere oturarak, polis korteji eşliğinde içki içilebilecek ülkemizde ki tek kamuya açık alanda yine meşhur Kordon'umuzdur. Bugün bizim için önemli bir gün, bu gün bizim için özel bir gün.

7 yıl oldu. Tam 7 yıldır, Türkiye'nin en büyük 3. ili olan İzmir'in bir tane bile takımı bulunmuyordu Süper lig'de. İşte bugün bu zinciri kırdık. İyisi ile kötüsü ile bunu başaran Bucaspor'a yürekten bir teşekkür.

Turkcell Süper Lig tarihinde mücadele edecek 6. İzmir takımı Bucaspor (Altay,Göztepe,Karşıyaka,Altınordu, İzmirspor). Bir sezon evvel TFF 2.lig'den Bank Asya'ya, Bank Asya'dan da Süper Lig'e, fire vermeksizin çıkan 4. takım(Erciyes, Kasımpaşa, Gençlerbirliği OFTAŞ).

2010-2011 sezonunda Bucaspor'a Turkcell Süper Lig'de başarılar diliyor ve bu başarının daim olmasını temenni ediyorum...

Birazcık da özeleştiri yapmak gerek.

İzmir takımlarından Altay ve Karşıyaka'da play-off lara kaldı ve süper lig mücadelesine devam ediyorlar. Gönlümüzden geçen buradan da bir süper lig takımı çıkarıp, 2 takımla bu mücadele içinde varolabilmek tabiki de. Ama bunu kaldırabilecek altyapı malesef ki şehrimizde mevcut değil!. Atatürk stadı, o eski görüntüsünden fazlaca uzakta. Bırakın futbol oynamayı, uzaktan baktığınızda binanın yorgunluğu açıkça belli oluyor. Alsancak stadı ise Atatürk'e nazaran daha iyi belki ama kapasitesi Bank Asya'ya bile az geliyordu. Bu nedenle Süper lige asla yetmez. Geriye kalan Buca Stadı ve Cemil Şeboy Tesisleri. Buca Stadı zaten kullanmaz durumda ki kullanılmıyor da zaten. Bu dörtlü arasında bir tek 1998 yılında yapılan Cemil Şeboy tesisleri en iyi durumda. Fakat onunda Süper lig'e yetmeyeceği aşikar. Peki bu stadlarla süper lig de nasıl İzmir'e yaraşır kaliteyi göstereceğiz?

Gazete de bir kaç hafta evvel, Buca'nın süper lige çıkması durumunda, mini bir Şükrü Saraçoğlu yapacağı haberlerini okumuştum. Süper Lig geldiğine göre, stadda gelir umarım. Yoksa durum pek de iç açıcı görünmüyor.

Birde Pascal'la kombine bilet planımız vardı. Her ne kadar gönlümüzden geçen takım Karşıyaka olsada, Karşıyaka play-off larda çıkamazsa Bucaspor kombineleri bizi bekliyor olacak. Kendi şehrimizde Süper Lig heyecanını tatmak ayrı bir lezzet. Yazın Dünya Kupası, yaz sonrası ise Süper Lig. Güzel bir 2010 sonu ve 2011 başlangıcı böyle olsa gerek.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Son Nefesler...

Yaz geliyor artık iyiden iyiye. İzmir'de şort giymeye başladık bile. Diğer illere duyurulur. Vitrinleri yavaş yavaş süsleyen Dünya Kupası eşyaları ile liglerin bitişlerini hatırlatan çekişmelere bir göz atalım dedim. 5 major ligi ele almak istedim. Süper ligimiz, la liga, bundesliga, premier lig ve serie A.

1.Turkcell Süper Lig:

Ligde son haftalar yaklaştıkça düşme hattı kesinleşti artık. Bitime 2 hafta kala oynanan maçlardan sonra Denizli'den sonra Diyarbakır'da düşmeyi garantiledi. Zirvede ise süren kapışma da, şampiyonluğa en yakın 2 takımdan Fenerbahçe 70, Bursaspor ise 69 puanda ve ligde ki 5.farklı şampiyon olabilmek adına Fenerbahçe'nin ensesinde. Ancak son 6 maçında 18 puan toplamış Fenerbahçe'yi aldıkları 11 puanla yakalamaları daha da zorlaşmış duruyor.

2.La Liga:

La liga'da bitime 3 hafta kala ezeli rakipler yine zirve yarışında nefes kesmeye devam ediyor. 90 puanla zirvede yer alan Barcelona son 6 haftada 16 puan kazanarak zirveyi elden bırakmıyor. 89 puanla Barca'yı takibi sürdüren Madrid cephesi ise 6 haftada 15 puan toplayarak, ensesine ensesine doğru üflüyor Barca'nın. Zirveyi bu sene çok daha fazla istiyorlar. Düşme hattında ise puanlar birbirine çok yakın açıkcası. 15.sırada ki Zaragoza'nın 37, 16. sırada ki Santander'in 36, 17. Malaga ve 18. Tenerife ise 35 puandalar. Ancak bu yarışta 18. Tenerife son 6 haftada aldığı 10 puanla düşmemek adına son nefesini iyi kullanan tek takım görüntüsü çiziyor. Zaragoza 8, Santander 5, Malaga ise 4 puan toplayarak tehlike çanlarını 1 seviye daha üste taşımış durumdalar.

3.Premier Lig:

Premier Lig'de ise Man Utd, Liverpool'un "En fazla şampiyon olan" rekorunu kırmak adına verdiği mücadele de 9 hafta kala 82 puanla 2.sırada. Birinci Chelsea 83 puanda ve ensesinde Man Utd'in nefesini hissetmesine rağmen son 6 maçta 15 puan toplayarak şampiyonluğa giden yolda emin adımlarla yürüyor.(Her ne kadar Liverpool galibiyeti için, liverpool ünvan kaybına tahammül etmemek adına yenildi şaibeleri çıksada) Man Utd ise son 6 maçta 13 puan toplayarak zirveden oldu. Bakalım tekrar elde edebilecekler mi kısıtlı zamanda? Düşme hattında zaten garantilemiş Portsmouth'dan sonra Burnley ve Hull City'de düşmeyi garantileyen takımlar. 4. Tottenham(67) ile 5. Man City(66) arasında ki ŞL katılma savaşında City son 6 haftada topladığı 13 puanla ŞL'ni iyice zorluyor ve Tottenham'ın hata yapmasını bekliyor. Bir yandan da 6.Aston Villa(64)'ya elinde ki AL'ni kaptırmamaya çalışıyor. Villa'nın 6 haftada aldığı 11 puan, avrupa arenasında olmak için malesef ki yeterli gözükmüyor.

4.Bundes Liga:

Bundesliga'da ise ŞL finalisti, arap atı Bayern 3 kulvarda da başarıya doğru ilerliyor.(Kupa,ligi, ŞL) Bu hafta sonu son maçını oynayacak olan, 67 puanda ki lideri, 64 puanla izleyen Schalke 04'ün, liderlik adına son 6 haftada 11 puan almış Bayern'i aldığı 9 puanla yakalaması zor görünüyor. Düşme potasında ki takımlarda Freiburg 6 haftada aldığı 9 puanla şuanda 17. sırada ve düşme hattının içinde olan Bochum'la puan farkını 4'e yükselterek daha rahat durumda. Ancak Nürnberg adına işler iyi gitmiyor. Bochum'la aynı puanda olmaları sıkıntılı görünüyor onlar için. Hannover 96 ise 6 haftada 7 puan alıp 2 puan fark açtı. Görünen o ki Nürnberg-Bochum ikilisinden biri Hertha'ya eşlik edecek. Bundesliga'da ŞL savaşı Leverkusen(58) ile Bremen(60) arasında. Ancak hızlı giden atın diye başlayan söze uygun bulgumuz Leverkusen 6 haftada aldığı 5 puanla, 15 puan almış Bremen'den bu fırsatı alması zor. 54 puan 6. sırada bulunan Schalke 6 haftada 16 puan alarak, 5.sırada 57 puanda ki Dortmund'dan AL'ni kapmak için elinden geleni yapıyor.

5.Serie A:

Seria A'da Kupa'da 5 Mayıs'da karşılaşacak Inter-Roma sadece kupa için değil, lig şampiyonluğu içinde savaşıyorlar. Bitime 2 hafta kala, 76 puanda ki Inter'i, son 6 haftada 15 puan alarak 74 puana ulaşan Roma yakından takipde. AL hakkı olan Palermo(61), 63 puanda ki Sampdoria ile ŞL için mücadelede olmasına karşın 6 haftada 15 puan toplayan rakiplerine aldıkları 13 puanla kalan maçlarda nasıl kafa tutacaklarını göreceğiz. Ligde 27 kez mutlu sona ulaşan en başarılı takımlardan sayılan Juve ise şikeden beri toparlanabilmiş değil. 55 puandalar ve 56 puanda ki Napoli'nin elinden AL vizesini almak istiyorlar. Düşme hattında Atlanta, Siena ve Livorno düştü.

5 major ligde son durum böyle. Çekişmeler, mücadeleler hat safhada ve hepsi de Dünya Kupası'na şampiyon ünvanı ile gitmek istiyorlar. Lig bitimi neler der bilinmez. Ama son bir nefes kalan herşey. Sonra büyük bir festival: Dünya Kupası....
P.S. ŞL=Şampiyonlar Ligi , AL= UEFA Avrupa Ligi


13 Nisan 2010 Salı

Bence 11...


Sezon başından bu yana, elimden geldiğince Turkcell Süper Lig maçlarını izlemeye çalıştım, izleyemediğim maçların da özetlerini kaçırmamaya özen gösterdim. Zaten sağolsunlar, Ntv Spor ve Spormax kanalları hafta boyunca kaçırmaya olanak vermeden, sık sık yayınlıyorlar özetleri ve golleri.. Şimdi aslında benim ne haddime belki ama; kendimce bir 11 yaratacağım Süper Ligden ve bunu paylaşmak istedim.. Tabi ki beğenenler olacak, beğenmeyenler de olacak. İşte beğenmeyenlerden de ricam kendi beğendiklerini bizlere aktarırlarsa, bizler de gözümüzden kaçanları ya da yanlış gördüklerimizi anlayabilmiş; yeniden gözden geçirme şansına erişmiş olabiliriz..


1. Rüştü Reçber
(Beşiktaş) : Kaleye koymayı düşündüğüm ilk isim bana sorarsanız, özellikle son dönemde hayatının baharını yaşayan Rüştü. 37 yaşına merdiven dayadı ama iyi form tuttu ve gençlere de çok büyük örnek olduğunu düşünüyorum. Sıralamada en az gol yiyen takımın kalecisi olması da beni bu tutuma sevk eden etkenlerden..

2. Lucas Neill (Galatasaray) : Galatsaray transferi gerçekleştirdiği ilk günden beri gözlerimin üzerinde olduğu bir oyuncu. Defansif anlamda en basit tabirle, nerede durması gerektiğini ve ne zaman hamle yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Defans bloğunun ortasında, benim kadromda formayı kapmakta zorlanmıyor.

3. İbrahim Toraman (Beşiktaş) : Her zaman hızlı, her zaman doğru müdahale yapabilen, belki de Beşiktaşın ve Mustafa Hocanın bu sezonki en büyük silahı olmayı başarmış defans oyuncusunu, bir de Neill ile birlikte denemek benim için hayalden de öte...

4. Ali Tandoğan (Bursaspor) : Her ne kadar Bursaspor da biraz daha orta sahaya yakın görünüyor olsa da, kadroyu ben kuruyorum, sağ beke koyuyorum Ali Tandoğanı. Özellikle bu sezon yaptığı asistlerle de göze çarpan Ali, duran topları ceza alanı içine göndermekte de bu sezon çok başarılıydı. Ee, takım da şampiyonluğa oynayınca görmezden gelmek mümkün olmadı...

5. Andre Dos Santos (Fenerbahçe) : Aslında geçtiğimiz sezonda çok da gözüme batan bir oyuncu olamadı ancak, ligimizin bence en büyük sıkıntılarından olan sol bek mevkisinde, Roberto Carlos un yerini doldurmaya çalıştı ve kısmen de başarılı oldu.. İyi bir İsmail Köybaşı ya da tecrübesiyle İ. Üzülmez burada görülebilirdi ancak biraz da "Beşiktaşlı diye alayını yazmış" dedirtmemek anlamında seçtim Andre Santosu..

6.Ivan Ergiç (Bursaspor) : Bursasporlu bir orta saha oyuncusu daha.. Kendisini bu sezon çok fazla izleme şansına sahip oldum.. Çok büyük etkileri hissedilmese de istikrarlı ve oyuna her an katkıda bulunan bir futbolcu. Hüseyinle birlikte orta sahanın yükünü çekerken gol yollarına da sağladığı katkı onu orta sahamın göbeğine yerleştirdi...

7.Yekta Kurtuluş (Kasımpaşa) : Yine genç bir orta saha oyuncusu ve Kasımpaşanın attığı her golde, aldığı her puanda bi yerde bir parmağı var. Benim bu sezon en çok beğendiğim oyunculardan kendisi, öyle sanıyorum ki önümüzdeki sezon transfer piyasasında da adını duyarız...

8. Alanzinho (Trabzonspor) : Özellikle Şenol Hocanın takıma katılmasıyla, altın çağına ulaştı Alanzinho.. Daha dün gibi gazetelerin başlıkları "Yalanzinho" diye.. Ama o yalan olmadığını bana sorarsanız gösterdi.. En azından çok ter döktü ve dökmeye de devam ediyor..

9. Arda Turan (Galatasaray) : Nedense bu sezon Ardadan beklediği performansı birkaç hafta dışında göremedik.. Sakatlıklar yüzünden tek forvet bile oynadı.. Bunun etkileri de olumsuz oldu tabi ki.. Ancak, Arda her zaman Arda ve yeteneğiyle, aklıyla, inatçılığıyla orta sahadaki yerini almazsa olmaz...

10. Ariza Makukula (Kayserispor) : Sanırım forvete koyduğum bu ismi koymasam, epey bir tepkiyle karşılaşırdım.. Herkes "Bu adam nereliymiş, nerden geldi?" sorularıyla uğraşırken, o attığı 19 golle hala gol krallığında lider; güçlü fiziği ve kaba tabiriyle "golü koklama" özelliğiyle ilk forvetimdir...

11. Mustafa Pektemek (Gençlerbirliği) : Bu sezon aslında 8 gol attı ve ondan fazla gol atan da çok forvet var.. Ama attıkları değil onu takıma aldıran, 21 yaşında olmasına rağmen tecrübeli abilerinden daha profesyonel, girdiği pozisyonlar gerçekten usta işi, Thomas Doll un da vazgeçilmezlerinden oldu bu sezon.. Bu yeteneğiyle çok daha duyuracak adını ben eminim...

Gözümü kapattığımda ilk beynimde canlanan kadroydu bu.. Ben de paylaştım ve bakınca da bu ligde iyi de iş yapar gibi duruyor... Gözümü bi daha kapatıyorum ve yedekleri de sıralıyorum hemen;

12. Serkan Kırıntılı (Ankaragücü)
13. Egemen Korkmaz (Trabzonspor)
14. Serkan Balcı (Trabzonspor)
15. Caner Erkin (Galatasaray)
16. Volkan Şen (Bursaspor)
17. Alex de Souza (Fenerbahçe)
18. Julio Cesar de Souza (Gaziantepspor)

Sizce bu kadro şampiyon olur mu???

24 Mart 2010 Çarşamba

Politik Lig Şampiyonluğu

Her sene, Turkcell Süper Lig'de ki zirve yarışı bir önceki seneye göre katlanarak daha da heyecanlanıyor. Anadolu takımları diye tabir edilen, güzel yurdumun takımları artık işin sırrını çözmüş gibiler. Geçen yıllarda Sivas, sonra Kayseri derken Bursaspor ligin bitimine 8 hafta kala 5 puan farkla zirveye kurulmuş durumda. Önce ki senelerden tecrübemiz, bir şekilde bu takımların bitime yaklaştıkça ayaklarının kaydırıldığı. Bir şekilde, ne yapıp edip İstanbul'un büyükleri şampiyonluğu aralarında paylaşmaya devam ediyor. Bu senenin sonu da bakalım önce ki seneler gibi mi olacak? Yoksa Bursaspor şeytanın bacağını kırabilecek mi?

Bu "Bir şekilde, ne yapıp edip" cümlemi birazcık açayım diye düşündüm. Son dönemlerde, gerek yazılı basında, gerekse de internette ki futbol haberlerinin bir çoğunu, benim tabirim ile "Politika yaparak, masa başında lig şampiyonluğunu kazanmaya" çalışan Fenerbahçe kulübü almış durumda. Önce yazılı medyayı "masa başı haber" yaparak objektiflikten uzakta olmakla suçlayan ardından, Galatasaray maçında yaşanan üzücü olayın ardından verilen cezaya odanlanan, son olarak da TFF'na yönelik eleştirilerle gündeme gelen kulüp, abartı bir tabir ile, "kulüp rekoru" kıracak kadar bildiri ve basın toplantısı düzenledi. Bakalım, benim onların tüm bu atılımlarını sade ve sadece oynanan kötü futbola rağmen kazanılmak istenen lig şampiyonluğu için yaptıklarına inandıklarım, onları kupaya uzatabilecek mi?

Şu durumda aklıma iki durum geliyor. Birincisi, lig şampiyonu olmaları durumu, ikincisi ise olamama durumu. Olamaz iseler sorun yok, "biz demiştik, bize komplo var diye. Önlem alınmadı. Buz gibi şampiyonluğumuz yendi" açıklaması onlara yetecek hatta artacak bile. Asıl benim aklımı kurcalayan, tüm bunlar işe yarar ve 34. hafta sonunda zirvede yer alan isim Fenerbahçe olursa, takım kaptanı Alex'in ellerinde yükselecek kupaya uzaktan bakarlarken, ne kadar içlerine sinecek? Ya "zararın neresinden baksak kardayız, bu sezon iyi işler yapamadık ama kupayla kapadık", ya da "zafere giden yolda, herşey mubahtır" fikirleri şuan aklıma gelenlerden ikisi.

Tabi ben sadece lig şampiyonluğu üzerine konuştum ama birde işin kupa tarafı var. Ezeli rakiplerinin her fırsatta dilinden düşürmediği, kupa sendromları bu sene son bulabilir. Bana kalırsa, ligi boşvermek hak, kupayı kaldırmak ise zorunludur şuan onlar adına.

Peki bu haksızlık değil mi? Canlarını dişlerine takıp da, sahada basmadık çim bırakmayarak zirveye çıkanların hakkı değil mi şampiyoluklar? Gayet tabii. Benim görüşüm, bunun adına bir basın toplantısı düzenledi Mahmut Özgener bugün(dün). Federasyonun resmi sitesinde yazının tamamına yakın bir metni var. O metni okuyunca, zaten beğendiğim başkanı tekrardan takdir ettim. Gerekli kişiler ordan gerekli cevapları acilen ala.

Hazin bir şekilde Fenerbahçe'ye kupada elenen Bursaspor, bence şuana kadar yaptıkları ile gönüllerin şampiyonu olmuştur. Ama yetmiyor!. İhanetse, ihanet ; Başka bir takım taraftarı olmama rağmen, zirvede Bursa'yı görmek ne yalan söyleyeyim tırmalamıyor gözümü. Umarım "Politika yaparak, masa başında lig şampiyonluğunu kazanmaya" çalışanların elleri boş kalır bu sene...

5 Şubat 2010 Cuma

Tüm BankAsya Bir Galatasaray Etmiyor

Ara transfer dönemi sona erdikten sonra, BankAsya 1.lig'deki tüm takımların toplam ederi, Galatasaray'ınkinden daha az olduğu belirlendi.

BankAsya'daki takımların toplam ederi 120 milyon 375 bin avro iken, Galatasaray'ın ederi ise 129 milyon 700 bin avro olarak belirlendi. Turkcell Süper Ligi ise 711.5 milyon avro yani BankAsya'nın 6 katı.

BankAsya'nın en maaliyetli takımı Konyaspor(10.5 milyon avro), en maaliyetli oyuncusu ise yine Konyaspor'da oynayan Brezilyalı Kaue Catenao da Silva(1 milyon 750 bin avro), Turkcell Süper Lig'in en değerli oyuncusu ise Galatasaray'lı Arda Turan(15 milyon 500 bin avro).

22 Ocak 2010 Cuma

Turkcell Süper Lig













20 Aralık 2008 den bu yana, 5 haftalık bir boşluk vardı hayatımızda. Süper Lig e verilen ara nihayet bugün saat 20.00 de Fenerbahçe - Denizlispor maçıyla sona eriyor. Ayrıca bu maç lider Fenerbahçe için uzun bir aradan sonra ilk kez seyircisinin de önüne çıkacağı ilk lig maçı olacak.

Avrupa yı da etkisi altına alan soğuk hava geçtiğimiz şu süre içerisinde bir çok maçın oynanmasını da engellemiş ve bizleri seyirden mahrum bırakmıştı. Neyseki geçtiğimiz 1-2 haftada oynanmayan maçlar da hafta içine yansıdı da, biz de biraz da olsa ısınmaya başladık. İşte tam ısındık derken, kendi ligimiz de nihayet başlıyor.

Devre arasında yapılan transferlere bakacak olursak;
Puan sırasına göre,

Fenerbahçe, Trabzonspordan Gökhan Ünal ı aldı ve Guizanın sakatlığına böyle bir çözüm üretmeye çalıştılar.

Galatasaray, devre arasını da transferde en hareketli ve en göz önünde geçiren takım oldu. Man City den Jo ve Everton dan Lucas Neill i alarak, kadrosuna daha da güç kattı.

Bursaspor, Ankaragücünden Iglesias ı renklerine katarken, oynamış olduğu kupa maçlarında ne kadar olumlu bir transfer yaptığını da gösterdi.

Kayserispor, Hertha Berlinden defans Volkan Dikmeni, Middlesbrough dan Mısırlı orta saha oyuncusu Mohamed Shawky i, Mainz 05 den yine bir gurbetçi defans oyuncusu olan Hasan Ali Kaldırım ı ve Manisaspordan kaleci Orkunu transfer edip zirve için yoluna devam edebileceğinin de sinyallerini verdi.

Beşiktaş, Hoffenheim ın yedek kalecisi Ramazan Özcan ile yetinirken; Trabzonspor, Ankaraspordan Murat Tosun u, Svasspordan Sezer Badur u ve Kolombiyanın Junior takımından Teofilo Gutierrez i transfer ederek Gökhan Ünalın yerini fazlasıyla doldurmuş oldu.

Gençlerbirliği, kadrosunu Galatasaraydan aldığı Serkan Çalık ve Alparslan Erdem ile güçlendirirken, Volendamdan da defans oyuncusu Abdülhamit Yıldız ı transfer eti. İ.B.Belediyespor, Leverkusenden forvet oyuncusu Tevfik Köse ve Fenerbahçeden Abdülkadir Kayalıyı renklerine bağladı. Devre arasının en hareketli takımlarından olan Eskişehirspor, Denizliden Fahri Tatan ve Caner Celep i, Beşiktaştan Erkan Zengini, Belçikanın Mouscron takımından 46 maçta 12 gol atan Bahreyn asıllı Okwunwanne yi ve Manisanın yıldızı Sezer Öztürk ü kadrosuna katıp, çok canlar yakabileceklerini göstermiş oldular.

Antalyaspor, Beşiktaştan Erhan Güven i, Manisaspor, Sivasspordan Ersen Martin i, Trabzonspordan Tjikuzu yu, Ankaragüzü yine bir bombayla Newcastle dan Geremi yi transfer ederken, şu sıralar da Rothen ile görüştükleri söylenmekte.. Sivasspor, Al Arabi takımından Malili orta saha Keita yı, Xanthi den Tunuslu orta saha Taider i, Blackburn Roverstan G.Afrikalı orta saha van Heerden i ve Rennes takımından Kongolu defans Aubey i transfer ederek zayıf görüntüdeki orta sahasını güçlendirmeye çalıştı. Denizlispor, Ankaragücünden Mustafa Er, Gebzespordan Mustafa Öztürk, Kasımpaşadan Alparslan ve Eskişehirspordan Youla yı transfer ederek ligde kalabilme adına son girişimlerini de yapmış oldu.

Genel bakışla ara transfer dönemini sessiz geçiren iki kulüp Kasımpaşa ve G.Antepspor oldu. Bakalım bu değişiklikler Süper Lige nasıl yansıyacak.. Bunu önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz ve son olarak da hasretimizin sona ermesiyle Turkcell Süper Lig maratonunun sonunu sabırsızlıkla bekleyeceğiz. Bakalım bu kez Anadolu takımları bu yarışta daha da etkili olabilecekler mi?

7 Aralık 2009 Pazartesi

Bu lig gerçekten de SÜPER...

Turkcell Süper Lig de 15. haftayı geride bırakırken; çok enteresan sonuçlara şahit olduk. Beşiktaş Cuma akşamı, evinde Diyarbakırspor a ne yaptıysa bir türlü gol atamadı ve sahadan 0-0 lık beraberlikle ayrılmak zorunda kaldı. Cumartesi akşamı, iki haftadır mağlup olan Fenerbahçe, hafta arasında Twente yi deplasmanda yenerken, artık ligde de 3 puanı alabilecek gibiydi. Üstelik en yakın takipçisi olan Beşiktaş da sahasında 2 puan bırakmıştı. Ancak, Eskişehirspor Fenerbahçe yi 2-1 yenerek bir anlamda üst sıralarda kendine yer açmaya başlamış oldu. Pazar günüyse, sezonun flaş ekipleri Kayserispor ve Bursaspor Kayseri Kadir Has Stadında karşı karşıya geldiler. Bu maçı izleyemedim ancak skorunu duyduğumda da gerçekten beni şaşırtan bir sonuç oldu. Kayserispor 3-0 gibi net bir skorla maçı kazanarak maç fazlasıyla liderliğe oturmuştu. Öğleden sonra bir net galibiyet de yeni hocaları Şenol Güneşin ilk maçında Trabzonspor dan geldi. Hüseyin Avni Aker Stadındaki maçta, Trabzonspor Ankaragücünü 3-0 yendi ve puanını 24 e çıkardı. Akşamında ise gözler Ali Sami Yen Stadına çevrildi. Galatasaray sahasında İstanbul Büyük Şehir Belediye yi konuk ediyordu ve oyuna hakim taraf Galatasaray dı. 1-0 öne de geçtiler ve herkes haftanın yeni lideri Galatasaray oldu derken 90+4 te B.Ş.Belediyenin golü geldi ve maç 1-1 eşitlikle sona erdi. Böylelikle, sıralamada Kayserispor en başa geçerken, onu Fenerbahçe, onu da Beşiktaş izledi. Bu arada bu 3 takımın da puanları 31. 4. Galatasarayın puanı 30, 5. Bursasporun ise puanı 29 da kaldı. Ayrıca, Gençlerbirliği(25 puan), Trabzonspor(24 puan), Eskişehirspor(24 puan) ve hatta son dakikada puanı kurtaran İstanbul B.Ş.Belediye(23 puan) takımları da zirvenin takipçisi oldular. Bu yarış sezon sonuna dek sürse de, biz de keyif almaya devam etsek...

Bu arada ilginç bir istatistik;

2006-2007 sezonunda 15. hafta sonunda lider Fenerbahçe nin puanı 31,
2008-2009 sezonunda 15. hafta sonunda lider Sivasspor un puanı yine 31 miş. Tıpkı bu sezon olduğu gibi. Yalnızca liderler değişmiş. 2007-08 sezonunda ise lider yine Sivasspor ken bu kez 34 puan toplamayı başarmışlar. Son 3 yılda, 15. haftada lider olan takımlardan yalnızca Fenerbahçe 2006-2007 sezonunu şampiyon olarak tamamlayabilmiş. Sivassporun liderlikleriyle geçilen 15. haftaların bulunduğu sezonlardan ilkini Galatasaray ikincisini de Beşiktaş şampiyonlukla tamamlamışlardır.