Ankaragücü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ankaragücü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Eylül 2011 Pazartesi

Galibiyet sonrası Jehan Barbur



Uzun bir zaman sonra geçtim bu ekranın karşısına, bir şeyler dökeyim istedim.. Fotoğraftaki adam her ne kadar Beşiktaşın galip gelmesini sağlasa da, ortaları yapan Fernandes i de unutmamak lazım diye düşünüyorum.. Mustafa Pektemek in ise gol atmış olması en az kendisi kadar beni de mutlu etmiştir sanırım.. Şimdi ben bunları yazıyorum da, maçı izledim desem yalan olacaktır..

Evet, maçın yayınının olduğu bir yerdeydim, güzel mezeler ve rakı konseptiyle.. Bir de karşımda gerçekten karşımda oturuyor olmayı hakeden, her ne kadar hala şu yazdıklarımı okuyamasa da ya da duyamasa da, beni mutlu eden, yüzü güldüğünde yüzümü güldüren, tuhaf bir rüzgarın getirisiyle gözümün içine bakıp da, en yakın arkadaşlarından biri olduğumu bir kez de olsa dile getirip, kalan rakıyı da benim içmemi sağlayan bir -arkadaşım- oturduğundan maça çok da konsantre olamamıştım. Ama tabi ki de, oturacağımız yeri seçen bendim ve en azından göz ucuyla takip edecektim..

Maç 1-1 devam ederken sigara içilmeyen bir ortamda bulunduğumuzdan ve benim stresimin de hat safhada olduğu bir an kapı önüne çıktık sigara içmeye.. İşte o sırada attı Sidnei ikinci golünü.. Kısacası galibiyeti getiren goldü bu, ben rahatlayıp, hatun kişiye döndüm ve dedim ki; "Nihayet! Koyduk işte !". Tabi ağzımdan çıkacak kelimelerin, nitelemelerin çok daha farklı olmasını beklerdi kendisi, beklerdik..

İçeri döndüğümüzde, 3. gol de geldi ancak benim için tek etkisi, karşımdakinin de "Aaaa 3-1 oldu" demesiydi... Ya sonra? Sonrası malum işte... Bindi vapuruna ve geçti karşıya... Ben de bikaç bira daha alıp eve girdim.. Kazandık mı yani bu gece?? Hiç sanmıyorum ama, kaybettiğimiz de bir şey yok şu an için. Beşiktaş kazandı, teselli ikramiyesi yapıp, şiddetle tavsiye ettiğim, çok geç de olsa farkına nihayet vardığım "Jehan Barbur" eşliğinde biramı yudumlarken, herkese sesleniyorum, Jehan Barbur un hakkını verelim !

21 Mart 2010 Pazar

anKARAgücü

Neden Vassel fotoğrafı? Önce onu söyleyeyim... Çünkü, dramatik olaylar yaşayan ve kara kara günler geçiren takımın, dramatikliğinin çarpıcı bir kanıtı gibi gördüğüm olayı hatırlattı bana bu fotoğraf. İşte bu yüzden...

100 yıllık tarihi geride bırakacak olmanın verdiği heyecanla başlanmıştı herşeye... Hedefler belirlenmiş, gelecek planları yapılmıştı. Ancak ligin ilk yarısında, istekleri bir türlü gerçekleşmiyor, aldıkları 3 galibiyet 5 beraberlikle de galibiyete hasret bir görünüm çiziyorlardı. 100.yıl aşkı o kadar sarmıştı ki onları, profesyonel bir takımın ligden ihracını bile bile, takımlarını güçlendirmek adına, Ankaraspor'u feda etmişlerdi. Herkesi şaşırtması bir yana, bu kararı alanın kim olduğu yönünde çıkan- başkan vs onursal başkan- haberlerle yıkılıyor ve gelişmeleri heyecanla takip ederkende Ankaraspor'a yüreğimiz buruk "Elveda!" diyorduk.

Yaptıkları Vassel transferi onların gelecek hedeflerinin zillerini sonuna kadar çalıyor ve herkesi heyecanlandırıyordu ama sonuçlarsa tüm hevesleri kursakta bırakıyor, tüm umutları yeşermeden kurutuyordu. Tüm bu olumsuzlukların 100.yıla damga vurmasını istercesine yapılan yanlışlara ise"devam" denmesi, hepimizi şaşırtmakla beraber sezon sonuna kadar yapılacakların güvencesini vererek bizi heyecanladıran tek şeyin, -yapılan skandal olaylar, transferler yada bencillikler- futbolun çok önlerinde akıllarımıza kazınması ise üzücü olmaktan öteye gidemiyordu. Darius Vassel'in bir elinde çekçek bavulu, diğer elinde Atatürk portresi ile yönetim tarafından, kaldığı otelden atılma haberini duyduk. Niye alındı, niye gönderiliyor tartışmaları yapılırken, Darius sahada formasını terletmeye devam ediyor ve bizde olan bitene, daha önce olduğu gibi anlam veremiyorduk. Derken çok da başarılı diyemeyeceğimiz bir karne ile yarı yıl tatiline gittik.

Transfer dönemine, ilk yarının başında kaldığı yerden devam ediyordu yönetim. Önce Geremi, sonra Vittek, Rothen, Sapara derken belki de gelmiş geçmiş en iyi kadroyu-her ne kadar 2 takım karması olsada- kurmuştu. Sanırım takım fotoğrafını karşısına alıp oturduğunda, Melih Gökçek, pardon Ahmet Gökçek, bulunduğu durumdan oldukça gurur duymuştur. Ne var ki, bizi alıştırdıkları hislerle biz yine karşı karşıya kalıyoruz. İkinci devrede 26. hafta maçları oynanıyor. Aktif Karne: 1 galibiyet, 6 beraberlik ve toplamda 9 puan...

Artık Daha "Güç"lü adlı yazımda bahsetmiştim. Premier Lig'de ara transfer dönemi başladığından bu yana yapılan tüm ara transferlerin sadece %8'i olumlu olmuş. Bu araştırma gözönünde olursa, evet yapılan onca yıldız olan-olmayan transferin "Aktif Karne" de katkılı olamamaları doğal diyebiliriz. Ancak bir de madalyonun öbür yüzüne bakmak lazım. Jo, her ne kadar büyüleyici olmasa bile, kaydettiği 3 gol ve gösterdiği performansı ile gelecek vaad ediyor açıkcası.-Denizli'de 61. dk.da attığı golle galibiyeti getirdi.- Örneğin, benimde kendisini beğendiğim bir oyuncu, Marek Sapara, henüz gol kaydedememiş. "Umarım gelecekte sarf ettiğim tüm bu sözler için pişman olurum" temennimi de söylemeden edemeyeceğim.

Harcanan paralar, verilen vaadler, kazanan O'nlar, kaybeden TARAFTAR.

İstemeden tezahüret gibi bir şey de yazmış gibi oldum.

Haydi bakalım Ankaragücü, yaptığın onca skandaldan sonra, transferden sonra kalan 9 haftada yeni sezon için umutlanalım. Taraftarı olmasam dahi, sıkı bir Ankaragücü takipçisinden bitirici temenni...