karşıyaka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
karşıyaka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2010 Pazartesi

Bu Yaka Başka Yaka

BA1L'de 11. hafta geçilirken Alsancak Stadı'nda Samsunspor'u konuk eden Karşıyaka 3-2'lik bir galibiyetle evinde bu sezonun ilk galibiyetini elde etti. Bu maça girilirken oynadığı 9 karşılaşmadan sadece 6. haftadaki Kartalspor deplasmanında 3 puan alabilen Karşıyaka ligde evinde aldığı 5 beraberliklede ligin iç sahada en çok beraberlik alan takımı konumunda.

Erdoğan Arıca'nın görevine son vererek Büyücü Kemal(Kemal Kılıç)'ı teknik patronluğa getirdikten sonra çıkış yakalamak isteyen ekip, gerekli patlamayı bir türlü gerçekleştirememişti. Lige de uzun yıllardır bu kadar kötü bir başlangıç yapmayan Karşıyaka'da T.Linyit deplasmanında alınan 2-0'lık mağlubiyet sonrası taraftarların sesi yükselmeye başlamıştı. Bu açıdan Samsun karşısında alınan 3 puan ve oynanan istekli oyun suları bir süreliğine daha durduracaktır. Fakat gelecek içinse bu kadar iyimser konuşmak malesefki pek mümkün değil.

Ligin başında transfer dönemini pek iyi geçirmediğini söyleyebileceğimiz ekipte özellikle kaleci mevkindeki sıkıntı her maçta göze çarpıyor. Temmuz ayında Altay'dan gelen kaleci Soner kalede güven vermiyor. Samsun maçında kaleye gelen zayıf toplarda dahi bir çok defa iki hamlede topa sahip oluşu bile aslında gerek oyuncunun kendisine gereksede taraftarın bu oyuncuya olan güvensizliğini ve ileride yaşanacak nice sorunların kaynağı görünümünde. Soner takımın en zayıf halkası görünümünde olsada, yine Altay'dan kadroya katılan 1987 doğumlu Tiago takımını yetenekleri kapasitesinde sırtlamaya devam ediyor. Saha içindeki hırslı ve azimli oyunu, pas hatasında yaptığında bile topu kapmak için tüm gücüyle koşması gerek Samsun maçında gereksede şuana kadar gösterdiği mücadelede takdir gören yanlarıydı. Tiago bu takımın bel kemiği olmuş durumda. Ligin ilerleyen haftalarında kazanılacak puan yada puanlarda maksimum katkısı olacaktır.

Şimdiyse çok zor bir dönemekte Karşıyaka. Önünde Diyarbakır ve Giresunspor deplasmanları var. Bu iki takımın bugünkü 1-1 biten mücadelesi için twitter'da BA1L'de STSL tadında mücadele diye bir tweet atmıştım. Sanırım bu olayın zorluğunu anlatan bir cümle. Bu maçlardan alınacak puanlar Karşıyaka'nın ligdeki kaderini belirleyen en önemli puanlar olacağıysa kesin.

7 Eylül 2010 Salı

Büyücü Kemal KSK'da

Hayatımızda şu sıralar Gandi Kemal büyük oranda yer etmiş olsada başka Kemalleride unutuyor değiliz. Bu Kemallerden biri de Büyücü lakaplı Kemal Kılıç. Kendisi Adanaspor'la olan 4 yıllık kontratını karşılıklı feshetmişti hatırlarsanız bir kaç gün önce.

Neden büyücü lakabına sahip diye düşünebilirsiniz. Bunun nedeni Kemal hoca'nın maçlardan önceki garip totemleri. Oyunculara verdiği garip görevler ve bunların ardından gelen başarılar. Her totem yapan büyücü müdür?, yada her büyücü totem mi yapar? Neyse konumuza dönelim.

Bank Asya 1.Lig'in 2. haftasında Ç.Rize karşısında alınan 3-0'lık yenilgi sonrası, nedeni "Kötü Gidiş(!)" olarak gösterilen ve Erdoğan Arıca'nın KSK hayatını bitiren kovulma olayını yaşadık. 2 haftada kötü gidişi görebilen ve tedaviyi hemen uygulayabilen saygıdeğer yöneticiler Büyücü'ye ayartmasını bilmişler. 4 yıllık kontratını fesheder etmez İzmir'e gelen Kemal Kılıç'ın imza atacağı artık belliydi, fakat başka isimlerde bu görev için anılıyordu ve resmi açıklama yapılmadan acaba eski kulübü Bucaspor'a geri dönüş için mi İzmir'de olduğu kafalarda ki soru işaretleriydi. Özellikle Giray Bulak'ın ismi yankılanıyor ama Kemal Kılıç'ınki kadar büyüyemiyordu. Nitekim bugün beklenen açıklama geldi. Kemal Kılıç KSK ile anlaştı.

Geride kalan sorular ise şunlar: Kemal Kılıç neden 4 yıllık olan kontratını biranda feshetti?, Erdoğan Arıca ile yollar gerçekte neden ayrıldı?, Her başarıyı yakalayan teknik direktör, Kemal Kılıç gibi takımını bırakıp gitmeli mi?, Kemal Kılıç'la beklenen başarı yakalanamazsa Erdoğan Arıca'ya yazık olmuş olmayacak mı?

Kemal Kılıç'a yeni görevinde başarılar.

7 Aralık 2009 Pazartesi

İzmir den Süper Lige doğru...



İzmir, Aralık ayının 6. gününde, sanki Mayıs sonu, Haziran başıymış gibi bir havayla uyandırdı bizleri sabah. Her ne kadar askere gidecek olan 2 arkadaşım misafirimdi ve gecenin geç saatlerine kadar kurulan rakı sofrasından kalkamadıysak da, sabah tam 9 du saat uyandığımda. Gözümü açıp geceden kapatılması unutulmuş olan televizyona daldım. Yarım saat kadar belgesel izledikten sonra, evdeki 4 kişi de sırayla salona dökülmeye başladı. Herkesin gözü yarım açık ve herkesin yüzünde "akşamdan konuşulan ve söz verilmiş olan maça gitmeyelim" ifadesi var. Evet, amacımız saat 13:30 da başlayacak olan Karşıyaka - Kocaelispor maçına gitmekti. Yanımızdaki tek bayan arkadaşımız henüz hayatında bir maça gitmemişti ve o da çok istekliydi. Evet, akşamdan söz verilmişti bir kere, herkes yavaş yavaş hazırlandı ve zor da olsa dışarıya attık kendimizi.. Ama iyi ki de atmışız. Böyle güzel bir havayla karşılaşacağımızı kimse tahmin bile etmiyordu...

Stadın önüne gelip biletlerimizi aldığımızda, maçın başlamasına 20 dakika kalmıştı ve sıraya geçtik. Tam kapıya geldiğimizde staddan gelen "Gooool" sesiyle irkildik, Karşıyaka henüz maçın 6. dakikasında Okan Öztürk ün golüyle 1-0 öne geçiyordu ve malesef biz bu gol sevincini yaşayamamıştık. İçeri girdiğimizde karşılaştığımız tablo ise her zamanki gibi müthişti. Açık ve kapalı tribün komple kırmızı-yeşile bürünmüş, kimse yerinde oturamıyordu. Biz de hemen kendimizi bu heyecanın içine atıverdik. Bir taraftan atmosfere kapılıyor bir taraftan da ben göz ucuyla maçı izlemeye çalışıyordum. Karşıyaka gerçekten iyi top yapıyor ve çok pozisyona giriyordu. Ancak bir taraftan da Kocaelisporu izlemeye çalıştım, daha önce Marat ın bahsettiği Kocaelispor maddi çöküntüleri halen sahadaydı ve maçın bitmesi için dua eder gibilerdi. Çıplak gözle çok fazla kilo almış olduğu çok daha net anlaşılan Serdar Topraktepe, takımın ileri uçta tek topla buluşanıydı ve sürekli o da top ezerek, tüm atakların başlayamadan sona ermesine sebep oluyordu. Marat, laflarıma kızmasın ama böyle bir Kocaelispor görüyor olmak futbol adına gerçekten çok da üzücü bir durumdu. Ama bir taraftan da üretken görünen Karşıyaka girdiği pozisyonları soğukkanlılıkla harcıyordu. İlk yarının sonuna gelmiştik ve bizim içimizde maçın tek golünü görememiş olmanın verdiği garip burukluk vardı. Devre arasında, hepimiz "Ya başka gol olmazsa, o kadar geldik bari gol görseydik" diye hayıflanmaktaydık.

İkinci devre, ilk devreyle aynı şekilde başladı ve Kocaeli yine 2-3 top yapmadan topu Karşıyakaya veriyor, Karşıyaka ceza alanına kadar iyi geliyor ancak son vuruşları bir türlü istedikleri gibi yapamıyorlardı. Bu arada, maça gelmeye zorlanan bizler, kendimizi kaybetmiş, üzerimizdeki stresin, yorgunluğun tamamını oraya boşaltıyorduk. Dakika 70 olduğunda ise, ceza sahası yay üzerinde Serdar Sinik öyle bir şut çıkardı ki, tüm stadda bir sessizlik oluştu top kaleye gidene dek. ben öyle tahmin ediyorum ki stada gelip maç izleyen taraftarın neredeyse tümü bu golü görmüştü ve herkes "Bu stadı nasıl yıkarız?" sorusuna cevap aramaya başlamıştı bile:) Gerçekten çok güzel bir goldü ve Karşıyaka artık galibiyetini perçinlemişti. Bu Karşıyakanın üst üste aldığı 4, galibiyet oluyor ve Karşıyaka puanını 26 ya çıkarıp, 5. liğe yerleşirken zirve takibini sürdürüyordu. Kocaelispor ise dipten kurtulamıyor ve daha da dibe doğru ilerliyordu.

Atmış olduğumuz stresin ardından,çok yogun ve bitkin bir halde stad çıkışı hep bir ağızdan Karşıyaka nın şu başarılı tezahüratı inletiyordu Alsancak sokaklarını; bilmeyenler için hoş olsa da olmasa da yazmak istiyorum...

"Bir manitam olsa,
Ampulu patlak olsa,
Adı da T....p olsa,
Bir koysam laik olsa..."

Ayrıca şunu da anlıyorum ki, maç izlemek için stada gitmek de ayrı bir kondüsyon istiyormuş :))

20 Kasım 2009 Cuma

Onları ölüm buluşturdu...

















Geçtiğimiz yıl, Karşıyakalı tarftarların Banvit - Karşıyaka deplasmanına giderken Balıkesirde mola verdikleri dinlenme tesisinde Karşıyaka taraftarı, üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Özgür'ün öldürülmesiyle oluşturulan dava dün son bulmuş ve davalı 16 yıl hapse mahkum edilmiş. Mahkemeyi izlemeye İzmir den otobüslerle Karşıyaka ve Göztepeli taraftarların birlikte gitmesi ise bir hayli dikkat çekiciydi. Objektiflere de böyle yansımış. Gönül isterdi ki, çok daha hayırlı bir sebepten bir araya gelmiş olsunlar ancak, bu bile artık birşeylerin aşılması adına bir adım sayılır. Bakalım zaman neler gösterecek...

16 Kasım 2009 Pazartesi

2012

















Geçtiğimiz hafta sonunda Dünya Kupası elemeleri, play-off ları derken liglere bir hafta daha ara verilmiş oldu. Hem de Beşiktaş - Fenerbahçe derbisi oynanacakken. Ben de maç izleyememenin yaratmış olduğu sıkntıyla, tercihimi sinemadan yana kullandım. Yaklaşık 2-3 ay önce fragmanını ağzım açık izlediğim filmi merak ediyordum ve çok büyük bir heyecanla gittim. Film, görsel efektleri "Oha!" dedirtecek kadar iyi ve neredeyse sıfır hatayla yaratılmış bir filmdi. Ancak konu bütünlüğü, kurgu ya da bizlerin asıl merak ettikleri, Maya takvimi, Pagan ve Hristiyan dinlerinin çağ başlangıçları, çağ sonları hatta ve hatta kıyamet(!) ten bile bahsetmiyordu. Bir tek cümleyle Mayalar bunu zamanında bulmuşlar diye geçiştirdiler. Film klasik Holywood kahramanlık filmi olmuş, ben hayal kırıklığına uğradım şahsen. Kahramanlık filmi yerine kıyamet filmi bekliyordum. Buradan film eleştirmek, kötülemek ya da tanıtmak adetimiz değil aslında, hatta kötüleyip eleştirmek haddimiz de değil.. Ben sadece benim gibi sosyolojik ve felsefi bir film beklentisi olanlara iki çift laf ediyorum. Ama görsel efektleri gerçekten fazla. Biz 3 kişi izledik filmi, ben ve bir arkadaşım aynı düşünceleri paylaşırken, üçüncüsü filmi kendince yeterli bulduğunu söylüyordu. Görsel sanat sonuçta, biz beğenmedik diye film kötüdür demeye de hakkımız yok zaten... Ancak, benim için 2012 yılı artık Karşıyaka nın 100. yılı olmasından başka bir şey ifade etmiyor, umarım o zamana kadar Süper Lig' e yerleşmiş olurlar.