![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCDZege5o3Y9dQTWEzjj6kQWNLTggmbZWuiMmwerTrOTMqtOEwps6luIxjCvKKhWs_KjfBqKn7t8Y-jMOUWMyemm_oBHv2oZFUx3NaPly6ubAUYNqmrq8le6_Zt6hKiZg4yQlre5uETUw/s400/schuster-buca-26232_501.jpg)
Tabi dün gecenin de etkisiyle olaya Beşiktaş cephesinden başlamak hem en iyi örneklerden biri olacak, hemde anlatacaklarımı örnekleyen en doğru takımlardan biri olacak.
Beşiktaş'ın Schuster gelmeden önce, M.Denizli ile yürüdüğü kadro: Rüştü, Hakan Arıkan, İsmail Köybaşı, Sivok, Fink, Nihat, Nobre, Bobo, Tabata, Ekrem Dağ, Erhan Güven, Necip, İbrahimx2, Holosko, Ferrari, Ernst, Yusuf, Rıdvan.
Schuster geldikten sonra eklenen oyuncular: Quaresma, Guti, Cenk, Aurelio, Zapo(kiradan döndü), Fatih Tekke, Ersan Gülüm, Hilbert.
Gelen isimler büyük isimler tabikide fakat aslına baktığımız zaman, takımın kemik yapısının sabit kaldığını görüyoruz ki sezon başlarında birçok yorumcu ve yazar şu yorumları yapmış,yazmışlardı: "Aslında sahadaki kadro 2-3 oyuncu farkla M.Denizli onbirinden farksızdı". Ama oynanan oyuna değinileceği zaman görüntü, birbirinden kaliteli oyuncular topluluğunun yarattığı görsel şovla, gözleri mest eden 11 kişiyi gösteriyor(du). Yani değişimin temeli aslında (gelen oyuncularında katkılarının görmezden gelmeyerek) Schuster'de yatıyordu.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhc6llvgHW-YD12ZYvzzOJwZw_BXCK7tr_X2kgxEmdMm3MjnWcj_DlXPcvcJNmnNK5LRsLvoEBx8cj0e9fyy-DO8O4rRbo6-ahs0Fu3yU7XQ3NNMKkJ64vYaJLEK-OC9SXH-I5niqdef74/s320/Hnobrebuyuk.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLaTVME2U1NiHloGH7RzMD1E29Jcw6p_ns1pMEpyItoOa39N3_8z925_HlA1b4qKEcG0n_-260jf8IwwYnbEI6R8ytFySAIOQPIEyz2Y9H9Rghp9XSFoD06ufAQQkTlJzpuIzZZ0oDue8/s400/teo&%C5%9Feno.jpg)
Şenol Hoca'dan bahsetmek için, yazıda planladığım birkaç paragraftan fazlasını yazmak gerekir aslında. Ülkemizde ki, 2. fetret dönemleri başarısız geçen teknik adamlara inat, TS ile bildiği yoldan şaşmamacasına devam ediyor. Uzak Doğu&Yakın Doğu, Kuzey&Batı ne olursa olsun, Dünya 3.lüğüne laf edenleri çatlatırcasına, şans diyenlerin bir daha şans kelimesini kullanamayacağı şekilde onları rezil ederek devam ediyor hemde. Ona özel bir yazıda, metihlerimize geri döneceğiz.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHeYOaX2lSf0BbKoVq96jVUNq3XWF7nGMUZqpPCkjeApFm818pLZRTZWBvjDl_1bV95a2RW7GZ7c3eWamLVV0FJtqBLbH1cmBlBIW7Hbgm2gSPHwaVQWF1HYWAogmuTnlqUrvo7VBBD8g/s320/diego-milito-jose-mourinho-32423_display_image.jpg)
2006-2007 La Liga gol kralı olduktan sonra, geri döndüğü Genoa'daki başarılı performansı sonucu, Jose'nin planını yaptığı 2009-2010 sezonunu Inter'de geçirme fırsatı bulmuş ve hiç şüphesiz ki kariyerinin hem en başarılı sezonunu geçirmiş, hemde kişisel performansı açısından verimliliğini artırmıştır.
Schuster&Beşiktaş, Şenol Güneş&Trabzonspor, Jose&Inter örnekleri ne kadar olumlu ise Benitez&Inter örneği de bir o kadar olumsuz hava yaratan antrenör etkisi olmuştur. Benitez takımı devraldığından beri, mutlu olmadıklarını dile getiren Inter taraftarları, takımın geleceğinden şüphe etmekte haklı olup olmadıklarını göreceğiz.
Roy Hodgson&Malmö, Ertuğrul Sağlam&Bursaspor, Brian Clough&Nottingham Forest ve daha niceleri, gösterdikleri üstün antrenörlük başarıları ve muazzam futbol bilgileri ile gönül feth eden örneklerdir. Hala tatmin edici gelemediklerim varsa, hepsine Cantona'dan gelsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder