20 Aralık 2010 Pazartesi

Transfer politikası, Avrupa, Portekizliler...

Şimdi, öncelikle, yazı yazmayı unutmamışım :)) Quaresma ve Guti ile başladı herşey, ardından bir basketbol devi, Iverson... Şimdilerde ise Shaq ismi geçiyor bir yerlerde... Diğer yandan yetenekli ve teknik olduğuna fazlasıyla inandığım Fernandes, sakatlık sıkıntısı yaşamazsa tabii, arkasından Simao ve Hugo Almeida mı?? Etti 4 tane Portekizli, 2 de Amerikalı basketbol efsanesi.. Bunlar Türkiyeye gelmeseler de heyecan rüzgarı bile yetiyor bazen...















Dün akşama bir göz atarsak, Antalya da sessiz sahada sessiz oynanan maçta 2 puan bırakmış olan bir Beşiktaş... Maçın son 5 dakikasında öyle bir saldırdı ki bu Beşiktaş, Antep savunmasının da zaafını es geçmemek gerek.. Ama bazen olur yaa, olmayınca olmaz, girmeyince girmez... Ama ne olurdu sanki şu 5 değil de 20 dakika bari olsa, o zaman illa ki girecektir... Beşiktaşlılık ruhunu bilenler anlar beni, ölesiye saldıran bir Kartal ın önünde durabilecek hiç bir güç yoktur.. Bana sorarsanız, buna şimdilerin modası Barcelona da dahil... Ama tabii, geriye kalan 85 dakikada topun onlarda kalacak olması biraz sıkıntı yaratır! Ben, Schuster in takıma yeni alıştığını ve derinlerde bi yerlerde sakin duran o 5 dakikalık ruhu yeniden hayata geçirmeye başlıyor olduğunu düşünüyorum... Sakatlıklardan dert yanmayacağım, çünkü bahsettiğim takım Beşiktaş, altından kalkmalıdır... Ligin ilk yarısı geride kalırken, lider Trabzonspor ile aradaki 14 puanlık fark gerçeği, can sıkmakta.. İkinci yarıda önemli rakiplerden Trabzonspor, Kayserispor, Fenerbahçe, Karabük gibi takımlarla içeride oynayacak olması da belki biraz avantaj sağlayacaktır.. Galatasarayı da unutmamak lazım tabi... Zaten baktığımızda Galatasaray da Beşiktaşın sadece 5 puan gerisinde, toparlanan bir Cimbom da en azından Beşiktaşı yakalamak isteyecektir... Bursa deplasmanına gidecek olan Beşiktaş, çok muhtemel olaylı bir maç oynayacak ve o maçı kazanacaktır diye düşünüyorum... Yani bu saydığım 6 maçtan 18 puan alabilecek bir Beşiktaş yaratılıyorsa eğer, ikinci yarı çok daha keyifli olacaktır.. Ama diğer maçlara da aynı özen gerekir... (Trabzonspora ve özellikle de Şenol Hocaya da laf arasında büyük bir alkış...)














Gelelim bir başka gerçeğe, ülkemizi Avrupada temsil eden tek takım olarak kaldı Beşiktaş... Önünde bir Dinamo Kiev ve muhtemelen ardından para babası Manchester City engelleri var. Bu maçların da hedeflendiğini düşünecek olursak, bu takıma Simao ve Hugo Almeida nın katkısını da eklediğimizde, ki bu oyuncular Avrupada oynadılar ve bu yıl eğer herhangi bir kural değişikliği olmadıysa Beşiktaş adına Düşler Sahnesinde forma giyemeyecekler. Böyle dememin sebebi, Beşiktaşın bu inadıdır. Belki de oynayabileceklerdir de ben bilmiyorumdur...Sağda Simao, solda Q7, ortada Guti, Fernandes, önlerinde Bobo ve Almeida, aa 6 yabancı olmuş bile... Uzun süre sakatlanan Holosko nun muhtemelen sözleşmesi dondurulacaktır!, Ferrari, Fink zaten yolculuğa hazır görünüyorlar, gibi tahminler... Şimdi, eğer ben doğru biliyorsam ve devre arası takviyeleri, Avrupada oynayamayacaklarsa - ki Fernandes de yanlış hatılamıyorsam Bursaspor a karşı 10-15 dakika oynamıştı Şampiyyonlar Liginde- demekki hedef Süper Lig olarak belirlenmiş diyebiliriz... Hem de ilk defa bu kadar emin adımlar atılırken Avrupa da... Heyecanını hissetmeye başlamışken bizler... Ama Avrupada alınabilecek belki de şu an itibaryle en iyi transferler de olabilir bunlar, diğer kısmı zor olabilir BJK adına...Bir de her nedense, kimse bu oyuncuların Avrupada oynayamayacağını söyleyemiyor, ben bu işten hakkaten hiç emin değilim... Kısmet..















Bir taraftan da Necip ve Ali Kuçik. Necip rüştünü ispat etti gibi zaten, tek handikapı da film repliği gibi "Sen hata yaparsan, herkes ölür". İncelersek Necipin yaptığı ölümcül hatalar hep golle sonuçlandı BJK kalesinde.. Ama Necip akıllı bir çocuk ve bunları da aşacaktır.. Ali Kuçik, beğendiğim bir oyuncu, hızlı değil diyenler olsa da bence hızlanması zaten yeterli, bir de doğru koşuları yapabilirse etkili olacaktır... Dün akşam da golünü kaydetti.. Bu arada sanırım Tabata da bu takımda kalmayacaktır artık...














Yönetim, pazarlama işini öğreniyor desek, yarın Schusteri yollayacak olan da onlar.. Umarım yanılırım, politikayı oturtup, Beşiktaş adına doğru işler yaparlar.. Beşiktaşın şampiyonluğu çok zora da girse, Avrupada inançla rakplerine kafa tutabileceğine ben inanıyorum.. Keşke M. Denizli gibi Schuster de bir kehanette bulunsa da yine, biz de rahat bir nefes alsak, ne zaman lider olacağımızı bilsek :))


Hiç yorum yok: