27 Eylül 2011 Salı

Galatasaray:2-0:Eskisehirspor | Kifayetsiz Kelimeler...


Muazzam!.. Enfes!.. Nefis!.. Sadece birkaçı kifayetsiz kalan kelimelerden, dün gece adına. Öylesine harika bir gece geçirdim ki Galatasaray sayesinde, yazısını yazabilmek şimdiye kaldı.

Önceki yazılardan birinde de belirtmiştim, her ne olursa olsun takımımın yazısını yazarken içten içe onu kayırmaya çalıştığımı. Ancak bu yazı öylesine zor ki!.. Tanımlamaya yetecek kadar sıfat malesef ki haznemde bulunmuyor.

İşte tam bu noktada sadece gözüme fazlaca batanları belirtip, pazar gününün ipini çekmeye koyulacağım. Öncelikle kötüden başlamak gelenektendir ve muazzam geceyi daha az karalar. Bu isimse birkaç haftadır aşikar olduğumuz Sabri Sarıoğlu. Kaptanlık pazu bandının ilk varisi oluşundan bugüne performansında ki düşüş inanılır gibi değil. Evet hırsı ve mücadeleciliği halen aynı gazla devam ediyor, ama sorun da tam burada zaten. En azından TV ekranı karşısında görünen kaptan sanki gazla çalışıyor. Amaç yerme değil, aksi...

"Maçın başlama düdüğünden, bitiş düdüğüne değin" denen klişe vardır ya! İşte bu klişede belirtilen zaman dilimi boyunca konsantrasyonu (tepede değil) %100'de tutabilen, muazzam bir maç oynayan muhteşem adam: Ujfalusi... "Messi'nin bile ayağını eline verdi" (etik olmasa da) onu anlatanların sıklıkla kullandığı bir tanımlama iken Mehmet Yıldız gibi lige yakışmayan bir hucüm oyuncusunu sahadan silişi, inanılmaz. Ama tüm bunların yanında, Balta'nın arkaya sektirdiği onlarca top olduğu gerçeğini kabullenerek, o bölgeye verdiği olağanüstü destek, şapka(lar) çıkarmaya değer...

Geçen sene dile doladığımız yegane unsur BAM'dı. Bu üçlüden geriye kalan Ayhan'ın takımdan kesilişi için Fatih Terim'e ayrıca bir yazı ile methiyeler düzmek gerekirken, Melo'yu yeniden yaratması ise alkışlamaktan elleri patlatacak bir diğer neden. Orta sahada Selçuk'la (ki aktif en iyi Türk orta saha oyuncusudur gözümde) oluşturduğu ikili takıma iki yönlü yarar sağlarken, aynı zamanda da hem taraftarlar hemde oyunculara verdiği ekstra enerji ve ateşle, kriz anlarında da takım üzerinde fazlasıyla etkili oluyor.

En azından son 2 sezondur Balta'nın oynadığı en iyi oyunun dün gece ki Eskişehir maçı olması aslında hiç tesadüf değil. Benzer bir sıkıntının şu anda Sabri'nin yaşadığı sorun, Balta'nın kısıtlı oyununun önünde ki kanat oyuncusunun yardıma gelmemesi ile daha da göze batıyordu. Bu apaçık sorunu da cımbızla çeken Terim, Riera'dan aldığı maksimum verim bir kenara Balta'nın da performansını bir seviye yukarıya çekmeyi başardı.

İBB maçıyla başlayan maratonda değindiğimiz "bu takımın potansiyeli"nin olduğu, haftalar ilerledikçe biraz daha haklı bir serzenişe dönüşüyor. Geleceğin bizim olduğu günler yakında. Yeter ki sabırla bu takıma desteğe devam edelim...

Hiç yorum yok: