2008 yılının sıcak Temmuz'un da manşetlere düşen haberle heyecanlanmıştık. Yaz transfer döneminde kadrosuna büyük yıldızlar katmayı hedefleyen Fenerbahçe öyle de yapmış ve EURO 2008'i kazanan İspanyol kadroda bulunan ve turnuva da 2 gol kaydeden, ancak turnuva öncesi Mallorca forması ile La Liga gol kralı olan Güiza'yı 4 yıl renklerine bağlamıştı. Türkiye'ye gelirken "Artık yeni hedefim Türkiye Süper Lig'inin gol kralı olmak" diyerek zaten yerinde olan iştahımızı, daha da bir kabartan Güiza, attığı değil kaçırdığı gollerle türk gündemine oturmayı başardı.
Türkiye'de ki ilk günlerinde, kız arkadaşı ile yaşadığı sıkıntılar yüzünden performansı gölgelenen Güiza, Fenerbahçe forması ile ilk sezonunu 16 gol atarak tamamladı ve malesef kabaran iştahımızı doyuramadı. Ancak atığı 16 gole nazaran özellikle kaçırdığı %100 denilebilecek pozisyonlar akıllara kazındı adeta. Bu sezon ise 22. hafta geride kalırken 8'i ligde, 3'ü kupada olmak üzere toplamda 11 gole imza attı. Ancak akıllarda kalanlar yine attıkları değil, malesef kaçırdıkları idi.
Gerek çalıştığı teknik heyet, gerekse de yönetimden her zaman tam destek gören Güiza, bu desteğin karşılığı olan performansı bir türlü gösteremedi. Bu sezonda kalan haftalar göz önüne alınırsa gol krallığı için işinin çok zor olduğu aşikar (1. Makukula - 15 , 7.Güiza - 8). Peki özellikle ülkemizde, gerek medyada , gerekse de takımlarımızın yönetimlerinde sabır taşından bahsedemezken, Güiza'nın bu umutlara ve beklentilere karşılık performansını göz önüne aldığımızda, belki de gözleri yaşartacak bir sabır ve inanç dikkatleri çekmiyor mu?
Güiza'nın farkı ne? Aslında extra bir farkı yok!.. O da, sabır gösterilemeden gönderilen futbolcularla tıpa tıp aynı. Ancak O'nu Güiza yapan ve takribi 1.5 sezondur beklentilere veremediği cevaplara nazaran halen ülkemizde alışık olmadığımız bir şekilde şans verilmesinin nedeni, oyun içerisinde ondan beklediğimiz değil de, beklemediğimiz şeyleri yapması. Evet Güiza her maç bir kaç gol atamıyor belki, evet hala bize verdiği gol krallığı vaadi karşısında çaresiz ve evet Bursaspor maçından sonra, bizde bitmeyen sabır, O'nda bitti...
29 yaşında, kariyeri çok başarılarla dolu olmasa dahi, bir La Liga gol krallığı, Avrupa Şampiyonluğu ve Konfederasyon Kupa'sı 3. lü olan bir adam Güiza herşeyden önce. Her insan gibi duyguları olan, başarılı olmak için çalışan bir adam Güiza. Bursaspor maçında oyundan çıkarken yuhalandığı için, köşesine çekilen, gözleri nemli acısını paylaştığı su şişesiyle görüntülenen bir adam Güiza.
Ülkemizde ender görülen bir uygulama ile karşı karşıyayız şuan. Güiza, bu kadar "sert!" eleştirilere rağmen, çıkıp elinden geleni'!' yapıyor ve koca koca yöneticiler, o eleştiren kafa koparıcılara değil, kendi oyuncusuna bakıyor ve arkasında duruyor. Can-ı gönülden bir teşekkür hepsine.
Icardi konusunda da eleştiri yapıyorum adı altında saçmalayan çok
-
Okan Hoca için yapılan bazı mesnetsiz söylemlerin adı "eleştiri" değil.
Eleştiri başka bir şey. Bunu her fırsatta söylemeye devam edeceğim. Bu
söyledikl...
1 yorum:
ama sanırım bardak artık taşıyordur yaa.. ben geldiği ilk günden beri güiza yı destekleyen ender insanlardanıdım.. onun çok akıllı bir forvet olduğunu düşünüyordum, aslında hala akıllı diyebilirim. bir forvet için, gerektiği kadar pozisyona girebiliyor mesela.. ya da 2009 kupa finalinde, Beşiktaşa attığı gol mesela, her babayiğidin harcı değildir o topu gol yapmak...yani topu gol yapmak değil mesele aslında, ceza sahası içinde yaptığı iki ters koşuyla 3 tane defansı atlatmak önemli olan... (http://www.youtube.com/watch?v=iCAQe2Tknfk)ama, girdiği bu kadar net pozisyonu da böylesine kolayca harcayan bir forvet için de, söylenecek çok fazla birşey yok aslında.. ya kendisinde farklı bir sorun var ya da atmak istemiyor mu acaba :)) düşünmeden edemiyorum , ama eminim ki kendine başka bir takım bulabilirse, eski günlerini aratmayacaktır.. zaten böyle futbolcuların genel kaderimidir nedir bu...
Yorum Gönder