12 Haziran 2010 Cumartesi

Grup Maçları


Turnuvaya ülke olarak 2 takımla katılan Kore milli takımının, Kuzey tarafını pek sevmeme rağmen, Güney olanı ile Kuzeyi arasında ki dayanışma ve dostluk takdirimi kazandı. Ölüm grubu olarak nitelendirilen grupta bulunan Kuzey Kore, pek de inançlı değiller ki turnuvada Güney Kore'yi destekliyorlar. Kupa bizden başkasına gidecekse Güney de olsa bizim ülkemize gitsin diyorlarmış.

*Geçse de gençlik çağım

Açıkcası hazırlık maçlarında da gösterdiği performansla dikkat çeken G. Kore gerçekten de Yunanistan'a karşı net bir skorla galibiyeti elde etti. Rehaggel, 2004'de kazandığı taktikten vazgeçmeyişi açıkcası Yunanistan'ı sanırım turnuvanın en kötüleri arasına sokacak. Halen arkadan Charisteas'a atılan uzun toplar ve kanatlardan gelen toplarla uzun boylarının avantajını kullanmaya çalışıyorlar. Ancak papaz bu, öyle her daim pilav yemiyor maalesef. 2004'e göre oyuncular da daha yaşlı artık. Artık işi çözmüş takımların, Yunanistan'a karşı panzehirleri hazır.

G. Kore takımı iste ayağa futbolu, uzun ve ağır Yunanistan karşısında uygulayarak, oyunu daha fazla domine eden ve sonuç olarak da kazanan taraf oldu. 2010'unda ilk galibiyetini elde eden takım oldular. G.Kore'nin bu oyunu sürdürebilmesi halinde turnuvanın flaş takımı olabileceğini düşünüyorum. 2002'de 4. olmuşlardı. 2006'da ise 4.lüklerini geliştirememiş. 16 takım arasına kalamamışlardı. Biraz rötarlı da olsa 2010'da geliştirebileceklerdir.

*Galip ama umutsuz

Günün ikinci maçında ise, efsane Maradona'nın takımı Arjantin'in merakla beklenen performansını izledik. Galip gelmesine geldiler ancak ortaya koydukları futbol pek de gelecek vaad etmedi. Temelde savunmada önemli Samuel, Demichelis gibi hem tecrübeli hemde kaliteli oyuncuları bulunmasına rağmen kolay gol yiyen bir takım olsalar da, ileri uçtaki oyuncularının teknik ve taktiksel becerileri o kadar üst düzeyde ki ayaklarına topu her aldıklarında, tehlikeli pozisyonlar yaratabiliyorlar. Maçın 66. dakikasında ekranlarda beliren istatistik de bu kanımızı destekliyor. Kaleyi Bulan Şut Sayısı Arjantin :5 Nijerya:0 Yani ileride herhangi bir problem yok. Savunmada da yok. Ancak iş bunları birleştirmeye gelince Maradona, henüz bu konuda başarılı olmuş diyemedik.

Nijerya ise, kısıtlı ama mücadeleci futbolculara sahip. Fakat Obi-Mikel gibi önemli bir kozlarını sakatlığa kurban verdiler. Açıkcası, bu tarz takımların bir tane yıldız oyuncuya sahip olmaları gerekiyor. Belki en azından son 16 için. Bu konuda sahip oldukları Obinna, maalesef bekleneni veremedi. Aynı sonradan oyuna giren Martins gibi.

Aslında oyunun başında ki afallamaları olmasaydı puan koparabilirlerdi Arjantin'den. İlk devre, karşı takımın isimlerinden korkarak oynadılar. İkinci devre ise, "Bir daha böyle bir Arjantin yakalayamayız, saldıralım"düşüncesi, heyecan ve tecrübesizlikle birleşince yakaladıkları pozisyonları da değerlendiremediler. Maçın Nijerya adına en etkili isimlerinden Taiwo ise 75. dakikada sakatlandı. Bakalım Mikel'den sonra bu sakatlık onları nasıl etkileyecek?



*Green:1-1:Howard

Geride bıraktığımız 5 maçın, kuşkusuz en zevklisiydi. ABD'nin kötü başlangıcını cezalandırmak Gerrard'a düşmüş, daha 4. dk. da 1-0 yenik duruma düşürmüştü rakibi. Fakat ölü toprağını üzerinden atan ABD takımı maçı biraz da olsa dengeye getirdi. Karşılıklı mücadeleye dayalı, her iki takımında pozisyona girebildiği bir mücadeleydi hikayenin devamı. Dakikalar 81'i gösterdiğinde topla oynama yüzdeleri İngiltere:%54 - ABD:%46 idi. Ta ki İngiltere'nin uzun sürelerdir en zayıf karnı olarak gösterilen kalesinde gördüğü o gole kadar. Yerden ve çok da etkili olmayan topu, iki eli ile eğilerek kontrol etmeye çalışan Green'in top elinin kenarına çarpıp kaleye doğru yöneldi. Ardından yaptığı 2 hamleye rağmen, çizgiden geçmesine engel olamadı.

Panaromaya genel bir bakış atarsak, G.Kore'nin heyecan verici, Arjantin ve Maradona'nın hayal kırıklığı, İngiltere'nin ise merakla takip edilen olarak ilan edebiliriz sanırım.

Not: Kupa'ya 2.günden giriş yaptığımız için tüm okurlarımızdan özür dileriz.

Hiç yorum yok: