21 Ocak 2010 Perşembe

1. Honduras















7 milyon civarındaki nüfusuyla Orta Amerikanın güzel ülkelerinden birisi. Tarihi boyunca hep İspanyol etkisi altında kalmış, onların ticaret yollarından biri olmuştur. Bağımsızlığını kazansalar da hep bu tip krizlerle uğraşmışlar, komşu ülkelerle de kargaşa içinde yaşamışlardır. Bu sebeple de Dünyanın dört bir yanına en çok göç veren ülkelerdendir.

Futbol tarihine baktığımızda ise, ilginç bir durum hemen gözümüze çarpmaktadır. Tarihlerindeki en farklı galibiyeti 13 Mart 1946 da -malesef- Türkiyeye karşı 10-0 kazanmışlardır. En farklı mağlubiyetlerini ise, batı komşusu Guetamaladan 10-1 olarak almışlardır. Ülkede milli formayla en çok gol atan futbolcu Hondurasın Real C.D. Espana takımında forma giyen 36 yaşındaki Carlos Pavondur. En tanıdık futbolcu da sanırım Interden Genoa ya kiralık giden David Suazodur. 30 yaşındaki Suazo da 49 kez milli olmuş ve 16 gol kaydetmiştir.















Honduras Dünya Kupasına ilk kez 1978 tarihinde katılma hakkı kazanmış ancak turnuvadan çekilmiştir. 4 yıl aradan sonra 1982 Dünya Kupasına katılıp ilk turda veda etmiş ve o günden sonra ilk kez; ABD, Meksika, Kosta Rika, Trinidad Tobago ve ezeli rakibi, komşusu El Salvador ile aynı grup ta yer alıp, 3. olmayı başarmıştır, G. Afrika vizesini de kapmıştır.


















1970 Dünya Kupası elemelerinde, iki komşu Honduras ve El Salvador karşı karşıya gelmişler ve inanılmaz gergin bir ortam yaratılmış, ilk maç Honduras da oynanırken maçı Honduras 1-0 kazanmış, El Salvadorlu bir kız intihar ederken bu olay "Vatanının yıkılmasını görmeye tahammül edemedi" olarak yorumlanmıştır. İkinci maçı El Salvador sahasında kazanırken, Honduras Milli Takımı zırhlı araçlarla taşınmış, 2 taraftar öldürülmüş ve ortalık yine çok karışmıştır. Tarafsız sahada oynanan 3. maç sonunda El Salvador Hondurası yenip Dünya Kupasına adını yazdırırken, bu maçlar iki ülke arasında 100 saat kadar süren bir savaşa sebep olmuş ve tarihe de Futbol Savaşı olarak geçmiştir. Honduras da dikilmiş olan resimdeki "Futbol Savaşı Anıtı" da hala yaşanmış bu acıları anımsatmaya devam ediyor. Bu sezon elemelerde Hondurasın ezeli rakibini hatta deymi yerindeyse eski düşmanını iki maçta da devirmesi G.Afrikanın yolunu açan en büyük etkendi.






















Hondurasın milli takımlar bazındaki en büyük başarısı aslında 1991 CONCACAF(Kuzey Amerika, Orta Amerika ve Karayipler) Gold Kupasında oynamış olduğu finaldir. Finalde ABD ye penaltılarla boyun eğip ikincilikle yetinmişlerdir.

Genelde 4-4-2 ye yakın ancak biraz daha defansif bir oyun tercih eden Honduras, kontratağa dayalı bir futbolu da kullanmaktadır. Klasik Dünya Kupası sürpriz takım olma isteğiyle katılacakları turnuvada, H Grubunda iki Avrupa ülkesiyle aynı gruba düşmüş olması ve bu ülkelerden birinin benim ve çokça kişinin favorisi olan İspanya olması onlar iççin çok büyük bir handikap. Diğer Avrupa ülkesi İsviçre de Hondurasa bir kaç beden büyük gelecek güçte. Son takım olarak G. Amerika ülkelerinden Şili ile oynayacakları karşılaşma bana göre her iki Amerika ülkesi açısından da prestij kurtarma maçı olacak gibi duruyor. Ancak, kadrosunda genç futbolcular da barındıracak olan Hondurasda en azından bu oyuncuların kendini gösterme isteği de turnuvaya renk katabilir, kim bilir belki de çok daha fazlasını gösterirler. Ne de olsa tarihte futbol için savaşmış olan bir ülke, en azından savaşçı ruhları var...

Hiç yorum yok: