4 Kasım 2009 Çarşamba

Bu sabah yağmur var İzmir' de....

Sabaha karşı çekilmiş bir İzmir fotoğrafıyla merhaba diyorum herkese.. Dün akşamdan beri yağan yağmur sürekli kulaklarımızda çınlıyor. Şu an yağmıyor olsa bile bana sorarsanız eğer yağıyordur. Evet, İstanbul da yağmurluydu, yani en azından dün gece Star TV den görebildiğim kadarıyla. Zaten başka da bir şey görünmüyordu televizyonda. Yalnızca yağmur. Ha, bir de fizik gücü yüksek, ayağa pas yapan ve kolay kolay top vermeyen bir Wolfsburg vardı. Özellikle Dzeko girdiği bütün ikili mücadeleleri kazandı neredeyse. Atmış olduğu gol ofsayt kokuyor olsa da o gol ona anasının ak sütü gibi helaldir bence. Çünkü o oyunu süsleyecek bir gol lazımdı. Takdiri ilahi midir artık nedir? Evet, Misimovic in attığı golü de es geçmemek lazım. Hayatı boyunca attığı gollerin bence, en az yarısını ceza sahası dışından atan; yaptığı asistlerin neredeyse tamamını ceza yayının çevresinden yapabilen bir futbolcuya önlem almayı bırakın, umursamadan topla buluşmasına izin verirseniz zaten bu tip oyuncular gol bulmakta zorlanmazlar. Golü attıktan sonra 3 adam da versen tepesine, nafile. CSKA Moskova nın 90+2' de yediği gol de olmasa, hala umut bağlayacak bir şey kalmamış olacak ve belki de birileri gereken açıklamaları hemen yapacaklardı. Ya da gerken imzaları atacaklardı hazırlamış oldukları dilekçelerin altına. Devre arasında taktik vermek yerine bavulunu toplamaya gidenlerden geriye kalan bir tek umut Manchester United' ın 90+2 de Valencia'yla bulduğu gol oldu. Ayrıca, dün geceden bir not daha; Fransız ekiplerini tebrik etmek istiyorum. Milan' ı San Siro' da yıkan Zürich' e gol yağdıran Marsilya ve Bayern Münih gibi bir devi üst üste iki maçta da deviren Bordeaux gerçekten tebrikleri hakettiler. Bakalım Marat' ın da yazısında değindiği Lyon da Fransız üstünlüğünü sürdürebilecek ve Belki de Rafa Benitez' in Türk Milli Takım teknik direktörü olmasını sağlayabilecek mi?

Her neyse, evet bugün yağmurdan bahsedecektim ben. Ve tabi, bir gün içinde etkisini gösteren kıştan. Cuma günü tişörtle gezdiğimiz sokaklarda; Cumartesi günü paltolar göze çarpmıştı, ilginç. Ama özlüyormuş insan aslında, yaz aylarının rehaveti, baharın garip kırıcılığı... Soğuk hava insanı tekrardan uyandırıyor. Tabi bir de sezonlar oynanıyor, şampiyonlar ligi, Avrupa Ligi derken bir sürü maç izleme fursatımız oluyor :))

Hayır hayır, konumuz bu değildi... Konumuz İzmir ve yağmur muydu? Yoksa Wolfsburg' un akıllı oyunu ve 3 golle aldığı 3 puan mıydı? Yoksa yönetimi istifaya yönlendirmeye çalışan taraftarın Dzeko' nun golünü alkışlaması mıydı, neydi? Dün geceyi burada noktalayayım artık... Yazımın en başında da dediğim gibi, bu sabah yağmur var İzmir' de....

2 yorum:

Marat dedi ki...

adamım efkarlı gördüm seni:)..maçın hakkı bu değildi bence..hele 3-0 hiç değildi..

Pascal dedi ki...

Valla hakkıydı ya da değildi orasını tartışmıyorum aslında... Ama şöyle bir gerçek var ki o Tabata denen adam 8 milyon euro ediyorsa eğer en azından 1,5 - 2 milyon euro da ben ederim. Ceza sahası önüne kadar gelmeyi öğretmiş bunlara henüz hocaları. Daha girecekler de şut çekecekler de gol olacak... Dün gündüz yazdığım gibi takımda oynayan iki kişi var. Ferrari ve Fink... Bir de oynasaydı Ernst fena oynamazdı, gerisi hep yalan... Ama olay bunlar değil, İzmir de çooook yağmur var :))